EĞİTİMDE FIRSATSIZLIK NEREYE KADAR!

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
EĞİTİMDE FIRSATSIZLIK NEREYE  KADAR!
01-10-2020

Yeni eğitim ve öğretim yılımız haftaya sıra dışı bir şekilde açılıyor.Geçen yıla kadar eğitim dönemlerinde forma, kırtasiye,servis derdine düşen aileler,bu dönem pandemi nedeniyle hiç görmedikleri şeylerle karşılaşıyorlar. Bizler normalde bu zamanlarda sınav sonuçlarını baz alarak bu yıl sondan kaçıncı olduk! Eğitim sistemimiz nereye gidiyor? Onun kriterleriyle uğraşırken bu dönem susup,ağzımıza gem vuruyoruz ki o bile lükse kaçtı.

Yeni eğitim döneminde,uzaktan yüz yüze,hibrit,kibrit…ne varsa  aileleri sancılı bir dönem bekliyor; bu kesin.Evine ekmek götürmek dersinde olan babalar,ihtiyaçlar listesinin başına çocuklarının eğitimini koyup,ucuz yollu ikinci el tablet derdine düşmüşler.İnternet bağlatmaya gücü yetmeyenler,utana sıkıla komşudan şifre isteme mahcubiyetinde kalıyorlar.Erkek çocukları ise internet kafeler de hallederim dese de,oda paraları yetinceye kadar!

Sosyal medya çocukları için tablet,internet,bilgisayar yardım isteyen velilerle kaynıyor. Çaresizlik kadar acı bir şey yok,olamazda. Validen,belediye başkanlarından,STK’ lardan ve en son Haluk Levent’ten  yardım isteyen isteyene..

Keşke tablet,bilgisayar almak ile iş bitse,kurtulsalar da ne gezer! İnterneti olmayan, bağlatacak parası olmayan, hepsini bulup ta düzenli elektrik alamayan binlerce ailelerimiz var.Birkaç gün önce internet iyi çekmiyor diye yüksek bir yer ararken hayatını kaybeden öğretmende gördü bu millet.
Tek tablet,bilgisayar eline geçenler için ise ayrı bir dert başlıyor.Bir evde 4-5 hatta daha fazla okula giden çocuklar…varda var…

Delik büyük,sıkıntılar dağ misali. Zaten çarpık, çurpuk,çürük  olan eğitim sistemimiz altın çağını!yaşıyor vesselam.Sınavlarda sonuçlarını bir bir göreceğiz.

Özel okullara gelince, onların işleri gıcırında.Geçen ikinci dönem pandemiden eğitime devam edilmediğinden gidilmeyen yarım dönemin ücretini velilere vermemek için on takla attılar ve sonunda da kazandılar.Geri ödemek bir yana bu dönemde ücretlerine zam bile yaptılar. Arsızlık diz boyu.Kimse kalkıp ta “ama biz eğitime online devam ettik” diye hikaye okumasın.Çocuğumuz var da biliyoruz.Çoğunluğu yasaklara rağmen müşteri kazanmak adına  yaz başından eğitim kurumlarını alenen ya da gizli olarak açtılar.Online eğitim yapanlar ise zaten belli gelir seviyeleri olan öğrencileri ile istedikleri gibi işi götürebiliyorlar.Velilerden de maliyetleri(su,elektrik,yeme içme,ısınma,taşıma…)neredeyse yok seviyesinde olduğu halde tıkır tıkır tam ücret almaya devam ediyorlar. Olan her zamanki gibi evladı için fedakarlık yapmak zorunda kalan, bununla da gocunmayan ama maddi olarak zorda bırakılan ailelere oluyor.

Zurnanın son deliği, sınav dönemlerinde ne olacak peki?

Hem özel okula gidip hem de avuç dolusu paralar dökerek özel öğretmenlerle donatılmış çocukla,doğru düzgün öğretmen yüzü bile görmemiş çocuklar aynı sınavda yarıştırılacak. Eğitimde fırsat eşitsizliği yıllarca dillendirilse de  bir sonuca varılamamışken,bu sancılı dönemin getirdiği her türlü sıkıntılarla o sıraya oturacak olan çocuklar; geleceklerini belirleyecek adaletsizliğin diz boyu olacağı bir sınavda EŞİT!! olarak yarıştırılacak.

Bu kadarı da çok fazla olur artık!

GÜNÜN SÖZÜ

Bence dünyadaki en büyük adaletsizlik: Senin çok istediğin bir şeye, başkasının hiç çaba sarf etmeden ulaşabiliyor olmasıdır.
La Edri  

TEBESSÜM

Nasrettin Hoca yolda yürürken genç bir adam, Hocayı başka birine benzetir ve ensesine sert bir tokat atar. Bu genç, kadı efendinin yeğenidir. Sinirlenen Hoca alır genç adamı yanına, birlikte kadıya giderler. Kadı ikisini de dinler ancak yeğenine kıyamayıp onu kurtarmaya çalışır: "Hoca, bu genç adam şimdi kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?" Nasreddin Hoca ısrar eder: "Olmaz, mahkeme yapılsın, cezası verilsin."
 Bunun üzerine kadı, akrabası olan genç adama dönüp kararını açıklar: "Ceza olarak Nasreddin Hoca'ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!"
 Nasreddin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini, mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekler ancak genç gelmeyince, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirip şöyle der: "Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!"

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?