Lüks tüketimde ve gösterişte Türkiye ortalamalarında İstanbul’la yarışıp, eğitim de ise Hakkari ile omuz omuza götüren Gaziantep’teki bu en büyük eksikliği görüp gönül veren iki güzel eğitim neferini, Enver-Nurel Taner çiftini yürekten kutluyor ve alkışlıyorum.
Başarılı meslek hayatlarındaki birikimlerini mal mülk yığmak yerine insanlığa, geleceğe yatırarak şahane bir okul yaptıran ve en ince detaylarına kadar ilgilenen bu güzel insanlarımızın yaptırmış oldukları kütüphanenin açılışındaydık.
Çocuklarımızın ellerine tabletleri tutuşturup okuma, araştırma yeteneğine ellerinden alan bozuk eğitim sistemimize inat büyük bir özenle yaptırmış oldukları kütüphaneyi gezmek, bu kültürle yetişmiş olan bizleri oldukça duygulandırdı.
Heyecanları ve mutlulukları her hallerine yansıyan Enver- Nurel Taner çiftinin bir arzuları da ortaokullarının hemen yanı başlarındaki parkın içine hiçbir ağaca ve yeşile dokunmadan( zaten bu konu önem verdikleri bir hassasiyet) ana okulu yaptırmak.Tek istedikleri de belediyenin de yer için izin vermesi.Ama inanıyoruz ki anaokulu yapımı için olumsuz yanıt almış olsalar da, eğitim aşkı ile yanan bu iki güzel insanın emellerine, yetkililerin bundan sonra olumlu yanıt vereceğidir.Eğitimin her alanındaki çalışmalarında var olduklarını sık sık dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin’den müjdeyi bekliyoruz.
Aylardır artan terör olaylarından, kadına ve çocuğa şiddetten, trafik teröründen ve kaybolmaya başlayan değerlerden bahsediyoruz.Ama birimizde çıkıp ta tüm bu yozlaşmaların temelinde eğitimsizliğin, cehaletin etken olduğunu itiraf edemiyoruz.Edemeyiz ,çünkü eğitimdeki boşlukları sadece söylemde tüketip çareler arama yoluna gitmiyoruz.Elimizi taşın altına koymak yerine gönüllülere engel çıkarmayı seviyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrası kurmaylarıyla oturup sohbet etmektedir. Paşalardan birisi düşmana galip gelip ülkenin kurtulmasının sevinciyle ” Paşam, düşmanı yurttan attık.Bağımsızlığımızı kazandık.Artık bir derdimiz kalmadı” deyince, Gazi gözlerini hüzünle kurmaylarına çevirir ve ” Evet paşalarım.Dediğiniz gibi düşmanı yurttan attık, galibiyet kazandık.Ama asıl şimdi zorlu ve meşakkatli savaşımız başlamaktadır; CEHALETLE SAVAŞ!”
Şiir okuyan çocuk duygusal olur; Hayvanları sever,doğayı sever,güneşi sever.Dostlarını, arkadaşlarını incitemez.
Roman okuyan çocuk; hayatını kurgularken çizgisini doğru çizmeyi öğrenir.Her yaşanmışlık onun için bir hayat dersidir.
Masal okuyan çocuk; toplumsal kurallarla ilgili dersler alır.Her kahraman onun için bir öğretmendir.
Matematik okuyan çocuk; yaşamının hesaplarını düzgün yapar.Kurallarını eksiksiz uygular.Beynini kullanmasını öğrenir.
Müzikle ilgilenen çocuk; sevecen olur, naif olur.İstese de yaratılan varlıklara kötülük yapamaz.Sevmeyi, sevilmeyi öğrenir.
Tarih okuyan çocuk; akıllı olur. Geçmişle gelecek arasında kurulacak köprülerin malzemesinin dikkatli seçer. Sorgulamayı öğrenir.
Felsefe okuyan çocuk; entelektüel olur. Güzeli söyler, iyiyi konuşur.Sohbetleri şeker tadında olur.
Spor yapan çocuk; başarıyı, heyecanı tadar. Yenilginin tatlı bir rekabet ve daha çok çalışmak olduğunu öğrenir.
Tasavvuf okuyan çocuk; Yaratılanı sevmenin Yaradan dan olduğunu özümser. Ruhunu teslim eder.
Eğitilen çocuk; insanı sever. Vatanını sever. Bayrağını sever. Emniyet mensubuna bomba değil çiçek atar. Kendisine ve çevresine zarar veren değil, faydaları hizmeti olan bir birey olur. Canlı bomba olması için cennetle kandırılıp cinsel organı korumaya alınarak cennette hurilere kavuşacağı safsatasına inanacağına, canlı bombanın önüne geçip insanlığın katlini önlemek için kalkan olur.
Hayattaki en büyük başarı da çok mal mülk biriktirmek değil, geleceği emanet edebileceğimiz güvenebileceğimiz nesiller yetiştirmek ve hizmet ehli olabilmektir.Elde edinilen kazanç ise;
Sık sık gülmek ve çok sevmektir.
Akıllı insanların ve çocukların sevgisini kazanmaktır.
Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.
Güzeli sevmektir;
Herkesin en iyi yanlarını görmektir.
Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir.
Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir.
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir.
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe,ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır.
En önemlisi insan olduğunu unutmamaktır.
GÜNÜN SÖZÜ
SİZ, YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR İSTİYORSUNUZ …BİZ İSE, ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK..
O YÜZDEN ANLAŞAMIYORUZ…
Viktor Hugo
TEBESSÜM
Küçük Salamon, okuldan iki gözü iki çeşme dönmüştü. Babası, niye ağladığını sorunca hıçkıra hıçkıra cevap verdi :
- Öğretmen ahlak nedir diye sordu, bilemediğim için bana sıfır verdi.
- İyi etmiş. Öğrenseydin, dedi babası. Gel sana anlatayım bak, iyi dinle. Mesela, bir müşteri geldi dükkana, mal aldı. Giderken de içi para dolu cüzdanını unuttu. İşte ahlak burada baslar. Bu cüzdanı ne yapacağım ? Yalnız kendime mi saklayacağım yoksa ortağımla mı paylaşacağım ?