DİLİN KEMİĞİ
EN DEĞERLİ 100. YIL KUTLAMASI
Pazar sabahı saat 05:00’da daha kargalar bile uyanmamışken GAGİKAD başkanımız sayın Beril Hanımın nazik davetlerine icabet ederek mahzun ilimiz Hatay’a, Cumhuriyet Bayramını kutlamak için yola çıktık. Atamızın “Hatay benim şahsi meselemdir” dediği depremin en ağır hasarının yaşandığı Hatay’da hiç değilse küçük bir merhem olabilmek adına birbirinden kıymetli misafirlerle birlikte yollara düştük.
Dr.Özlem Beril Leylek Hanım, GAGİKAD başkanlığına seçildiğinde dernek adına yapacakları iddialı projeleri ardı ardına sıralarken açıkçası çokta dikkatimi çekmemişti. Çünkü özellikle Gaziantep’te çoğu dernek sadece kağıt üzerinde olup protokollerde yer kapmak, etiket sahibi olmak gibi saçma kafalarla kurulur ve üyeleri de bir elin on parmağını geçmez. Ya da sıradan birkaç organizasyon dışında faydalı bir işlerini göremezsiniz. Ama Beril başkanın ilk projesi olan 100 kadınla Atanın huzuruna çıkması, güzel işler yapacaklarının en büyük işareti oldu. Sonrasında zaten yakın talibe aldığımız derneğin hızla artan üye sayısı ile birlikte birbirinden değişik ve içi dolu çalışmalarıyla özellikle de bir kadın derneği olarak nelerin başarılabileceğini göstermiş oldu.Deprem de çoğunluğun bağ evlerine kapanıp şehir dışına çıktığı zamanlarda ekibiyle birlikte günlerce depremzedeler için sahalarda koşuşturmasına şahit olduk.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı gibi anlamlı bir günde, hepsi birbirinden değerli, başarılı ve çalışkan özel bir ekiple yardım malzemeleriyle birlikte yola düşebilmek yine özverinin ve çalışkanlığın en güzel örneğidir. Sekiz aylık bebeğini bırakıp, çoluk çocuğunu ebeveynlerine emanet edip hiç düşünmeden yollara düşen GAGİKAD ekibini yürekten alkışlıyorum. Alanlarında birbirinden başarılı iş kadınlarını her türlü egodan uzak, ellerinde yardım kolilerini yüklerken, taşırken görmek, depremlerden uzanan her eli düşünmeden tutup sımsıkı sarıldıklarını görmek bizler içinde şehrimiz adına ayrı bir övünç kaynağı oldu.Hatay Antakya’da Atamızın heykelinde çelenk koyarken halkın bizleri gözleri yaşlı bir şekilde izleyerek “Cumhuriyet Bayramında Gaziantep bizi unutmamış” sevinçleri ilimiz adına da çok önemli bir referans oldu.
Yorgun argın geçen bir günün sonunda, biraz hüzünlü, biraz buruk ama her şeye rağmen gözlerinde ufakta olsa geleceğe dair umutları olan Atamızın yadigarı Hatay’ımızdan ayrılırken yol boyunca Beril başkanımız bitmeyen bir heyecanla yeni ve önemli projelerini bizimle paylaştı.Hayatımda belki de kutladığım en anlamlı ve değerli 100.yıl kutlamasını Hataylılarla paylaşan ve bu değerli ziyarete bizleri de dahil eden değerli başkanımıza ve kıymetli ekibine buradan selam yolluyorum.
“Geleceği doğru kurabilmek , genç kızlarımıza doğru örnek olabilmek için en başından misyonumuzu tasarlayıp, tüm sorumluluk projelerimizi buna göre planladık ve uygulamaya koyuyoruz. Girişimciliğin öncü olma güdüsü, değişime ve yenilikçiliğe olan kaçınılmaz ihtiyaç GAGİKAD ile hayat bulacak. GAGİKAD dinamizmi ve öncülüğüyle, cesareti ile sadece kendimizle yarışırız. “İlkesini yaşayan ve yaşatan GAGİKAD ekibinin yolu açık olsun diyorum.
GİTTİM GÖRDÜM AĞLADIM…
“Musa ile Hızır burda buluştu
Limanda binbir kelam konuştu
Antakya'ya burdan böyle savuştu
Tarihin çok eski ey Samandağı”
45 bin kişinin üzerinde hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam sekiz ay geçti.
Hatay, 6 Şubat depremlerinde en büyük yarayı alan şehir oldu. Binlerce insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi sakat kaldı, onlarca kişidense hala haber alınamıyor. Şehir neredeyse tamamen yerle bir oldu. İki bin yıl önce kurulan şehirde tarihi doku ağır bir yara aldı. Yetmezmiş gibi 20 Şubat depremi Hatay’ı ikinci kez yıktı. 6 Şubat’ta hasar alan ama yıkılmayan yapılar 20 Şubat’ta yerle yeksan oldu. Az hasarlı binalar ağır hasar aldı. 6 Şubat’tan bu yana yaklaşık 400 bin kişi şehri terk etmek zorunda kaldı. Şehirde kalanlar ise çaresizlik içerisinde.
Antakya’ya girişinde bizi yoğun bir toz fırtınası karşılıyor. Son birkaç gündür etkili olan şiddetli rüzgâr; neredeyse tamamı enkaza dönmüş şehirde toz fırtınalarına sebep oluyor, konuşmak bile çok zor hale gelebiliyor.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden bugüne Hatay’da barınma krizi, su krizi, sağlık ve eğitim hakkına erişim, ulaşım sorunu hala çözülebilmiş değil. Şehir yıkım ve enkaz çalışmalarından dolayı toz bulutu altında.
Depremin ilk günlerinde her bir enkazın başında süren arama kurtarma çalışmaları, bu kez yerini enkaz kaldırma ve eşya kurtarmaya bırakmış durumda. Antakya, depremin üzerinden bir ay geçtikten sonra halen bu "kâbusun" etkilerini yaşıyor.
Çeşitli özel ya da tüzel kuruluşlar tarafından sağlanan insani yardım faaliyetleri, şehrin çeşitli bölgelerine dağılmış durumda ama ne yazık ki yeterli olmuyor.
Çadır kentte yaşamayan bir depremzede, mahallelerin belli noktalarına kurulan yardımlara, kendi imkanlarıyla ulaşmak zorunda.
"Bize yapılan desteklerin sürmesi gerekiyor. Bizim hayatımız söndü. Yani sadece evlerimiz değil işlerimiz de bitti, canlarımız da gitti."Gitti diyerek kış gelmeden bir an önce deprem konutlarının yapılıp kendilerine verilmesini bekliyorlar.
Çadır kentteki gönüllü faaliyetlerin kendisine de çok iyi geldiğini anlatan Hataylılar, acısının paylaşarak azaldığını söyleyip unutulmamalarını, verilen sözlerin tutulmasını, başta içme suyu ve barınma sorunlarının biran önce giderilmesini bekliyorlar.
Hatay’ın en büyük sorunu içme suyu . Su sorunu sekiz aydan bu yana çözülemedi, çözülecek gibi de görünmüyor. Depremle birlikte şebeke suyu boruları ağır hasar alırken içme suyuna da erişim oldukça kısıtlı hale gelmiş. Vatandaş toplanan bağışlarla su arıtma sistemleri kurmaya çalışsa da ancak bunlar sorunun çözülmesi için yeterli gelmiyor.
BAŞIMIZI GÖMDÜĞÜMÜZ KUMDAN ÇIKARALIM
Gaziantep’in depremde iki ilçesi ağır darbe alırken, merkez çok fazla etkilenmedi. İnsanlar çok çabuk toparlanıp günlük hayatlarına ışık hızıyla dönerken, yaşadığı deprem gerçeğinde yaraları sarmak, bundan sonrası için tedbirler almak yerine deprem konuşulan yerden kaçmaya ,konusundan dahi bahsetmemeye başladılar. Hayat devam ediyor …anladık da… yanı başımızda komşumuz Hatay da bir yaşam kalım mücadelesi veriliyor.
Bir zamanlar hafta sonu kaçamağı yaptığımız, birbirinden leziz mutfağından tatmak ,deniz havası koklamak için koşarak gittiğimiz Hatay’ımız yıkılmış, viran olmuş durumda. Birbirinden güzel mistik, tarih kokan sokakları, mükemmel geçmişi ve huzurlu, barışçıl insan mozaiği ile herkesleri kucaklayan Hatay’ımız yine bizleri bekliyor.
Bir hafta sonunuzu bu sefer Hatay’ı gezmek için değil görmek, yaralara merhem olmak için gidin. Görecekleriniz sizleri korkutmasın. İnanın onlar sandığınızdan çok daha güçlü ve vakarlar. Hatay’ı tekrar ayağa kaldırmak içinde son güçle çalışıyorlar. Topraklarını ne olursa olsun terk etmek istemiyorlar. Tek beklentileri de kendilerine verilen sözlerin tutulması, enkazların hızla kaldırılıp yaraların sarılması, yardımların biran önce bitirilmesi ve gitmek zorunda kalan vatandaşların geri dönüp bu güzel ilin yeniden canlandırılması..
En çok endişelendikleri de kaderlerine terk edilmek, görmezden gelinmek ve asla unutulmak…
Unutulmak, bir zamanlar parçası olduğunuz hikayenin artık unutulan bir figürü olmak demektir.
Hatay sadece yerli halkının değil hepimizin şahsi meselesi olmalıdır.