Doktor,eczacı,avukat,yazılım,,,falan değil.İp ucu vereyim;Sermayesiz,eğitimsiz,emeksiz, ve de çok rahat.Dünyanın en tembel, çalışılmadan,emek verilmeden,sermayesi sadece acıtasyonlarla insani duyguları sömürmek.Tabi ki de “Dilencilik”.
Her geçen gün yerlilerinin sayılarında ciddi artışların yaşandığı dilencilere, son yıllarda Suriyelilerde eklenince resmen dilenci popülasyonu patlaması yaşıyoruz. Birde şu dilenciliğin sigortası olsa meslek erbapları adına tadından yanına varılmayacak.
Yollarda, parklarda,trafikte aklımıza gelecek her bir yerler de karşımıza çıkıp, sülük gibide yapışarak almadan da yakanızı bırakmıyorlar.
Mübarek günler,ramazan ayı onlar için rantın zirve yaptığı aylar.Pek çoklarımızın vicdani damarından yakalayıp az da olsa vermeden geçmediğimiz bu iş kolunun çalışanları, ancak yakalandıklarında sahip oldukları maddi kazançların bilançosu açıklandığında kendimize geliyor,aptallığımıza diz dövüyoruz.
Dilencilik artık öylesine karlı bir kazanç kapısı olmuş ki ailece yapıp şirketleşenler bir var.Neredeyse Anonim Şirketi olarak bir çatı altında birleşecekler.Ülkemizde yaşamayı pek bir sevmeye başlayan göçmenler de yaptıkları işlere ek olarak dilenciliği de yapıp,en çok kazancı buradan kazandıklarını söylemeden de geçemiyorlar.
Evimizin sokağının başında, yere çömelmiş,ellerini çaresizce başının arasına almış yaşlı bir amca dikkatimi çekmişti.Gözümün içine bakarak, iç çekerek ağlıyordu.Kayıtsız kalamayarak sebebini sordum.Hastaneden çıktığını,oğluna gideceğini, ama parasını düşürdüğü için çaresiz kaldığını söylüyordu.İhtiyacı olansa sadece bir dolmuş parasıydı.Ama onu da açıkça söyleyemiyor,siz zaten anlıyorsunuz.Amcanın çaresizce bakınmalarından gözlerime yaş dolmuş,boğazım düğümlenmişti.Allah’ım ne zor imtihanlar vardı şu dünya da.Hemen dolmuş parasını çıkarıp utanmasına mahcup olmasına aldırış etmeden avucuna sıkıştırdım ve durağa kadar da götürdüm.Eve dönerken yaptığım iyilikten dolayı içimde tarifsiz bir huzur vardı.Ertesi gün öğrendim ki o yaşlı amca,eşimde dahil bizim sokakta kim varsa aynı numarayla insanları dolandırmıştı.Hatta dolmuş parası yerine taksi parası bile verenler olmuştu.Amca o kadar ki iyi oynuyordu ki, aynen oskarlık.O gün bugündür gözlerim nerede bir yaşlı dilenci görsem o amcayı arar,belki yine karşıma çıkar diye.Yapacağım tek şey ise,mükemmel oyun yeteneği ile Oscar’a aday gösterilmesini sağlamak.
Bizde bu salak kafa,kuru merhamet,sorgusuz vermeler bitmedikçe de daha çok söğüşlenmelere kapı açarız.
“Vermelerle karşıya iyilik yapamazsın. Sadece muhatabın isteme iştahını daha kabartabilirsin.”diyen bir büyüğümüzle buraya bir nokta koyalım.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir dilenciyi at sırtına koy da, bak nasıl dört nala sürüyor?
BRUCE BURTON
TEBESSÜM
Bir gün adamın iş yerine topal bir dilenci gelmiş. Kendini acındırıp para istemiş. Adam her ne kadar dilencilere karşı ön yargılı olsa da adama acıyıp bir miktar para vermiş.Tam dilenci gidecekken adam nasihat etmeyi ihmal etmemiş:
– Bak, her şeye rağmen haline şükretmelisin. Belki ayağın topal olabilir ama kör de olabilirdin. Bunun üzerine dilenci cevap vermiş:
– Yok abi onu da denedim. O işte fazla para yok. 50TL diye 5TL ları yutturuyorlar hep.