EY HUKUK! SU GİBİ, EKMEK GİBİ MUHTACIZ SANA!

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
EY HUKUK! SU GİBİ, EKMEK GİBİ MUHTACIZ SANA!
05-04-2016

İnsanın hayatında güvenle yaşayabilmesi için, iyi bir doktora olduğu kadar, iyi bir  avukat   arkadaşa da ihtiyacı vardır. Kapınızın ne zaman, kimler  tarafından zamansızca çalınacağının belirsiz olduğu dönemlerden  çok geçtik. Halen de  geçmekteyiz. İnsanı insan yapan en büyük erdemlerden birisi, düşünebilmesi ve düşündüklerini dile getirebilmesidir. İnsanoğluna bahşedilmiş bu ayırt edici özellik, doğru ve etkin kullanıldığında onu diğer tüm canlılardan üstün kılmaya yeterlidir. İnsanoğlu, problemlerini aşabilmek için, hukuk düzenini oluşturmuştur. Hukuk insanlığın temel taşıdır, olmazsa olmazıdır, evrensel bir kurumdur.
 Hukukun üstünlüğünü, önemini ve insanlığın ona olan ihtiyacını düşündüğümüzde  hukuku güneşe benzetebiliriz. İnsanlık onunla mutludur, huzurludur, yarınlar güvence altındadır. Karanlıklardan ondan aldığımız feyz ile kurtulur, aydınlığa kavuşuruz.
 Her insanın renk, dil, din, ırk, ayrımı yapılmadan eşit sayılması, hak, adalet, özgürlük gibi insani değerlerin tam anlamıyla karşılığını bulması, sonuca bağlayamadığımız ihtilafların halli sadece hukuk şemsiyesi altında mümkün kılınmıştır.
Ne var ki günümüz Türkiye’sinde avukatlık mesleği, hukuk fakültesinden mezun herkesin olabileceği, ekstra bir eğitim bilgi ve tecrübe gerektirmeyen ve aynı eğitim ve öğrenimi almış hakim savcı ve diğer hukukçulardan daha alt bir statüye sahip bir meslek olarak algılanmaktadır.
Toplumdaki bu yanlış algının, bu meyanda savunma makamını temsil  eden  avukatların, gerek devletten ve gerekse toplumdan hak ettiği maddi ve manevi değeri görememesinin sebepleri, mesleki ve toplumsal hayattaki olumsuz ve eksik düzenlemelerdir.
 Avukatlık mesleğinin hukuk fakültesini okuyanların   hayallerinde  canlandırdıkları  o görkemli ve itibarlı hale ulaşması ve mesleğin geleceğinin geçmişten daha etkin olabilmesi için meslekten artık siyasilerin ellerini  çekmeleri gerekmektedir..
Bugün hukukta, hukuk adamı da etrafını çevrelemiş baskılar ve yaptırımlarla can çekişmektedir.
Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır.

GÜNÜN SÖZÜ
HİÇ KİMSE,  GÖRMEK İSTEMEYEN KADAR KÖR DEĞİLDİR!
İbn-i Sina

TEBESSÜM

Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış  almamış olduklarını fark ettiler.
 Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta  bulunması  için ikna etmeye  çalışıyordu:
 "-Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500000 dolar, ancak bugüne  kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir  kısmını bir şekilde topluma iade etmek  istemez miydiniz?"
 Avukat bir süre düşündü, sonra:
 "-Önce,  araştırmalarınız  annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere  olduğunu ve hastane masraflarının  onun  yıllık gelirinin bir kaç kat  üstünde olduğunu da gösterdi mi?"
 Görevli utandı:
 "-Şey, hayır."
 "-Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum  olduğunu?"
 Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye  çalışırken avukat onun sözünü kesti:
   "-Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız  bıraktığını?"
 Görevli yerin dibine geçmişti, sadece,
 "-Hayır, hiç bir bilgim yoktu ..." diye mırıldanabildi.
 Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
  "-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?"

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?