Gaziantep; Bir zamanların cazibe şehri iken şimdilerde memurun, dar gelirlinin kabusu bir şehir haline dönüşüverdi. Ne yazık ki bu şehirde pahalılık mülteci sorununu da, trafik çilesi gibi sıkıntıları da sollayıp birinci sıraya yerleşti. Fiyatlarda ki vurgunculuk mahalleden mahalleye bile değişim gösterir oldu. Yeter ki ellerine düşmeye görün!
Öyle ki;
Aşağıdan aldım Bir Lira, İbrahimliye geldim Bin Lira..
Koronadır, döviz benzin artışıdır derken ortalık fırsatçıların, vurguncuların, meydan acımasızların, haksız kazanç peşinde koşanların dönemi oldu. Ucuzundan, kaynağından alınıp depolanan ürünler, kafaya göre uygulanan ücret politikalarıyla birlikte insanlara fahiş fiyatlarla satılıyor. Milletçe önceden sadece Ramazan fırsatçılığını bilirdik ona göre tedbirimizi alırdık. Ama şimdi yıl on iki ay fırsatçılık cirit atıyor. Soran yok, takip eden yok hesap soran hiç yok.
Özellikle kendinden emin bazı marketler zinciri rafta ayrı kasa da ayrı fiyatlandırma yaparak alıcıyı iki kere soymaya devam ediyor. Aynı ürün aynı market zincirinde bölgesel farklılık gösteriyor ve buna serbest piyasa ekonomisi kılıfı uyduruluyor.
Bu denetimsizlik ortamında vuran vurana çarpan çarpana döneminde olan vatandaşın alım gücüne oluyor. Faturası da günün sonunda iktidara kesiliyor.
Yumurta fiyatları artıyor.Kim yaptı,hükümet.Elektrik yakmadan cep yakıyor.Sebebi kim; iktidar!
Günlük değişen kira gelirleri ve emlak fiyatlarında sorumlu olarak yine hükümet gösteriliyor.
Bağdan bahçeden bedava toplanan otların iki dalına bile beş lira deyip sorumlu olarak iktidarın gösterilmesi artık iyice traji komik olmaya başladı.
Servetine servet katmayan isteyen fırsatçıların yeni günah keçisi olarak gösterilen ve bir yandan da yıpratılan iktidar bu gidişe daha ne kadar çözümsüz kalacaktır. Bekliyoruz.
DİLENCİLİK YOKSULLUK DEĞİLDİR!
Evimizin sokağının başında dolmuş durakları vardı. Elimde market poşeti ile sokağa girecekken durağın önünde ağlayan yaşlı bir amca gördüm. Bastonuna dayanmış,ayakta zor duruyor ve sessizce ağlıyor. Kayıtsız kalamadım ve durumunu sordum.”Kızım paramı düşürmüşüm.Oğluma gideceğim.Dolmuş param yok…” Hemen çıkarıp dolmuş parasından fazla bir ücret vererek ve hayır yapmanın huzuruyla evime gittim.Akşam gelen eşim de huzurlu bir şekilde heyecanla” Biliyor musun bizim sokağın başında yaşlı bir amca,parasını kaybetmiş….” Deyince şok oldum.Ertesi gün öğrendim ki dolandırıcı olan adam o gün o sokağa kim girmişse aynı oyunla insanları sömürmüş.Anladığım kadarıyla da en yüksek meblağla jübileyi eşimle yapmış. Gel de insanlara inan, gel de merhamet et!
Trafikte,sokaklarda yollarda sayıları gittikçe artan ve artık tehlikeli boyutlara ulaşan en çirkin meslek geçim gurubu, dilenciler ciddi anlamda sıkıntı oluyorlar.
Özellikle Ramazan gibi kutsal aylarda popülasyonlarındaki yüzde yüz artışa son yıllarda göçmenlerde katılarak toplumda ciddi problemlere yol açmaya başladı.Hatta onlar gelirden o kadar memnunlar ki çoğunun ek işi olmuş durumunda.
Trafikte aniden önünüze atlayan,camınızı zombi gibi tırmalayan,yediğiniz yemeği burnunuzdan getiren bu beleşçilerin gelirleri yabana atılmayacak kadar fazla.
Din adamlarının bile bunlara pirim vermeyin,inanmayın uyarılarına rağmen acıtasyonla alınan üç beş kuruşla servetleri dudak uçuklatıyor. Bunların çoğunluğu da kadın,çocuk ve sözde engelli insanlar.
Dilencilere, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde daha çok rastlanır. Dilenmek pek çok ülkede suç olmamakla bizde halen en gözde kolay geçim kapısı olarak görülmektedir.
Biz sayıları hızla artan bu vicdan hırsızlarına ne zaman ciddi yaptırımlar yapacağız acaba?
GÜNÜN SÖZÜ
Bazı insanları her zaman bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz ama tüm insanları her zaman kandıramazsınız.
Abraham Lincoln
TEBESSÜM
Adam, kör bir dilencinin şapkasına demir bir para atar. Ancak yere düşen madeni para, yuvarlanarak biraz ötede durur. Kör hemen yerinden kalkıp parayı düştüğü yerden alır.
Şaşıran Adam;
-“Siz kör değil misiniz?”
-“Ben burada dilenen körün arkadaşıyım. Kendisi sinemada film seyrediyor.”