Yap boz parçasına dönen, her gelen bakanın kendinden önceki bakanın uygulamalarını beğenmeyip
değiştirdiği, siyaseti etkinin ve ideolojik sayıtların bir şemsiye gibi sistemin tepesinde durduğu, öğrenciden
öğretmene kahir ekseriyetinin mutsuz olduğu, türlü sorunlarla boğuşan eğitim sektöründe birkaç yıldır
hayalet öğrenci kavramı ortaya çıktı. Peki nedir bu hayalet öğrenci? Bugünkü yazımda eğitim sistemimizde
çarpıklığın öğrencinin adeta bir müşteri gibi görülmesinin sonucu olarak ortaya çıkan karaları hayalet öğrenci ve
okullardan bahsedeceğim. 2023 yılı itibarıyla ülkemizde anasınıfı, ilkokul ortaokul lise yani tüm sınıf
kademelerinde 20 milyon civarında öğrenci bulunmaktadır. Aslında bu Yunanistan, Azerbaycan, Hollanda,
Belçika gibi birçok ülkenin toplam nüfusundan fazladır. Buna mezun olup herhangi bir üniversiteye
yerleşemeyen öğrencileri de katarsak bu sayı 25 milyona kadar çıkıyor. Tabi bu durum öğrenciyi müşteri olarak
görmekten çekinmeyen eğitim ile uzaktan yakından alakası olmayan sermaye sahiplerinin iştahını kabartıyor.
Eğitim sektörüne yabancı olan fabrikatör, inşaatçı, aktivist, ihracatçı, gibi çeşitli meslek kurumlarından iş
insanları özel okul açmaya başladı. Belki de bu sayede isimlerinin dahada duyulması onları bu yola teşvik etti ya
da daha fazla kazanmak veya iyimser bir yaklaşımda olsa topluma faydalı ahlaklı bireyler yetiştirmek için okul
açıyor olabilirler bunu bilmiyorum ama tek bildiğim bu durum beraberinde bir sürü sorunu beraberinde
getirdiği. Son zamanlarda özel okulların devlet tarafından teşvik edilmesi ve sınav merkezli eğitim anlayışı
maalesef bazı okulların hayalet öğrencilere yönelmesine neden oldu. İşini doğru yapan okulları tenzih ediyorum
ama bazı özel öğretim kurumları anlaşmalı özel okullara öğrenci kaydettirerek onları yüksek notla mezun ediyor,
öğrenciden aldıkları ücretin bir kısmını özel diploma verme yetkisi olan özel okula veriyorlar. Bazı butik okullar
ise bunu tamamen ticarete çevirmişler ne yazık ki. Sınıflarda e okul sisteminde öğrencinin kayıtları görülmesine
rağmen bu öğrenciler hiç okula gelmiyorlar tüm notları ise 100 olarak giriliyor yazılıya girmedikleri halde.
Bu durum işini layıkıyla yapan okulları ve diğer kurumlarda okula devam eden öğrencileri ve velileri
rahatsız etmekte. Artık şikayetler o kadar artmış olmalı ki bakanlık müfettişleri tüm Türkiye’de denetimlerini
artırdılar. Peki biz bu noktaya nasıl gelindi eğitim sistemindeki bu çarpıklık nasıl düzelecek? Serbest piyasa
ekonomisinde ve bu sınav sisteminde özel eğitim kurslarının kapatılması beklenemez ama özel okulların bu denli
çoğalması ve özel okullarda not şişirme, devamsızlıkları görmezden gelme gibi mevzuata aykırı uygulamalar
eğitimde fırsat eşitliğine zarar vermekte resmi okuldaki öğrenciler açısından haksız rekabet oluşturmaktadır.
Durumu aslında bir örnekle açıklayayım; herhangi bir özel okuldaki bir öğrenci şişirilmiş notlar sayesinde orta
öğretim puanı yüksek olarak sınava giriyor ama aynı neti yapan resmi okulda okuyan bir öğrenci orta öğretim
puanı daha düşük olduğu için daha düşük puanı alıyor ve sıralamada daha geride yer alıyor. Belki de istediği
bölüme yerleşemiyor. Bazı resmi okulda okuyan öğrencilerde sırf orta öğretim puanı için hayalet okullara
kayıtlarını yaptırmaktadırlar. Bu durum şehir ayrımı yapmadan tüm ülkede geçerli. Bazı özel öğretim kursları
bunu çok yaygın şekilde yapıyor ki bu durumunda aracıları oluşmuş durumda bazı öğretmenler hayalet öğrenci
yönlendirmeleri karşısında okuldan komisyon alıyorlar. İşin o kadar suyu çıkmış durumda. İşin garip tarafı Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından bu duruma müsamaha gösterilmesi.
Türkiye’de 4 bin civarında yakın özel lisede yaklaşık 550 bin öğrenci eğitim görmekte. 2014 yılında çıkarılan
dershane yasası sonrasında özel liselerin sayısında olağanüstü bir artış gerçekleşti. Dershanelerin birçoğu
bahçesi olmayan çarşının merkezinde binalara okul ruhsatı verilmesiyle temel liseye dönüştü. Temel liselere
bakanlık tarafından süre verildi okula dönüşenler dönüştü dönüşemeyenlerde kurs adı altında faaliyetlerine
devam etti. Her köşe başında bir okul her reklam panosunda bir okul reklamı görür olduk. Temel liselerin de
kapatılması ile bu seferde bahçesi yetersiz apartmanlardan devşirme kuruluş amacı okul olmayan binalarda özel
liseler açıldı. Yasal olarak dershane ve etüt merkezi açmak yasak. Ancak özel öğretim kursları ve gelişim kursları
adı altında açılan kurumlarda LGS ve YKS hazırlık kursları yapılıyor buna itirazımız yok açılsın tabi ki çünkü bu
Millî Eğitim Bakanlığının sınav odaklı politikalarının bir ürünü. Ama her şeyin yasalara uygun yapılması
geleceğimizin teminatı çocuklarımızın ticari kaygı uğruna harcanmaması gerekir? Özellikle kampüsü, bahçesi
olmayan liselerin neredeyse tamamı sadece sınava hazırlık eğitimi veriyor. MEB’in öğretim programları bu
kurumlarda dikkate alınmıyor. Bu kurumlarda çalışan öğretmenlere baskı yapılarak çocukların not
ortalamalarının yükseltilmesi isteniyor ki bu tarz kurumlarda 100’den aşağı not alan nadir öğrenci vardır. Yazılı
sınavlarda çocuklara cevap anahtarı veriliyor. Denetim yetersiz, gerçi Milli Eğitim de şube müdürlerinin, okul
müdürlerinin, müfettişlerin gizli ortak olduğu kurumlarda nasıl bir denetimden bahsedilebilir ki?