Efendime söylesem mi söylemesem mi bilemedim,bir varmış bir yokmuş. Ormanlar kralı havalımı havalı bir aslan varmış.
Aslan bir gün hastalanmış, bir mağaraya girip yatmış.Tilkiyi de pek severmiş. Onu da yanına çağırıp ahbaplık etmiş.
Demiş ki:
“Sen benim gene iyileşip yaşamamı istiyor musun? Ormanda oturan koca geyik yok mu, gidip dil döker, kandırırsın onu. Ben onun ciğerleriyle yüreğini yemek istiyorum, canım pek çekiyor.” Aslan böyle deyince tilki hemen gitmiş, ormanda sıçrayıp oynayan geyiği bulmuş.
Tatlı tatlı sözlerle yanına varmış, esenlemiş, demiş ki:
“Sana bir müjdem var. Bilirsin, bizim kralımız aslan benim komşumdur; şimdi çok hasta, kurtulmaktan da umudunu kesti. Kendinden sonra krallığı kime bırakacak onu düşünüyor. Yaban domuzunu akılsızdır diye, ayıyı kabadır diye, parsı acımasızdır diye, kaplanı da övünür durur diye istemiyor. Krallığa geyik geçmeli, boyu uzundur, uzun yıllar yaşar, boynuzundan yılanlar bile korkar, dedi. Krallığı da sana bırakacakmış,diye verdi kararını. Müjdeme ne vereceksin bakalım? Çabuk söyle, ben burada öyle duramam, neredeyse çağırtır beni. Her işinde ille bana danışacak, benden geçemiyor. Yaşlıyım ben, bu dünyada çok şeyler gördüm, çok şeyler duydum; beni dinlersen sen de gel benimle, öleceği sırada yanında bulun.” Tilki böyle söyleyince geyik inanıvermiş.
Dünyada kendini beğenmeyen mi vardır? Kendini beğenen her yalan iltifata çabucak kanıverir. Geyik de başına gelecekleri düşünmeden tilkinin peşine takılıp mağaraya gitti.
Aslan kapıda bekliyormuş; hemen geyiğin üzerine atıldı ama bir yandan yaşlılık, bir yandan da hastalık, yakalayamadı,biraz kulaklarını kanattı, işte o kadar. Geyik ormana kaçtı, saklandı. Tilki emeği boşa gitti diye çok üzüldü: “Tuh! Gördün mü başımıza gelenleri?” dedi.
Aslanın da kükremesi yürekler açısıydı.Gene tilkiye yalvardı: “Kuzum tilki, canım tilki. Ne olursa senden olur, gene bir yolunu bul da getir bana şu geyiği” dedi.
Tilki tazı gibi geyiğin izlerini koklaya koklaya yola düş türlü düzenler kurarak “Buradan yaralı bir geyik geçti, görmediniz mi?” diye çobanlara sordu çobanlar geyiğin ormanda saklandığı deliği gösterdiler.Tilki baktı ki geyik oturmuş din-leniyor.Tilkiyi görünce tüyleri diken diken olmuştu.Tilki: “Senin bu kadar korkak, bu kadar tabansız olduğunu bilmezdim doğrusu” dedi. “Bir de kalkmış bizden, senin iyiliğine çalışan dostlarından kuşku duyuyorsun! Aslan senin kulağını tuttuysa sana diyecekleri vardı da onun için tuttu. Ne yapsın? Ölecek zavallı! Krallığın gizlerini de öyle ulu orta söyleyemez ya! Sense bir hasta kulağını tırmaladı diye ürküverdin, okadarcık acıya dayanamadın. Aslanın çok canı sıkıldı; o şimdi senden daha öfkeli. Yerime öylelerini bırakmam, kurdu kral atarım diyor.
Gördün mü bize ettiğini? Kurt kral olunca ne yaparız biz? Kim dayanır onun kahrına! Sen gene gel benimle, kuzu gibi uslu dur. Aslanın da korkulacak durumu kalmadı artık. Bana gelince bilirsin, ben hep senin iyiliğini isterim.”
Böyle söyleyerek geyiği gene kandırdı, mağaraya götürdü. Aslan bir temiz karnını doyurdu, geyiğin ciğerlerini, kemiklerini, iliklerini yedi yuttu. Tilki orada durmuş bakıyordu. Yüreğin düştüğünü görünce yavaşça kaptı, belli etmeden yiyiverdi. Aslan, kalan etlerin arasında yüreği aradı, aradı bulamadı. Tilki, ne olur ne olmaz diye biraz öteye çekilip: “Ne arayıp duruyorsun! Öyle hayvanın yüreği mi olur? Yüreği olsa kalkıp da kendi ayağıyla aslanın inine gelir miydi?” dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
BiIgisizIiğin en büyüğü, kendini beğenmektir.
Hz. AIi
TEBESSÜM
Temel bir gün uçağa binmiş. Uçaktaki yolsulardan biri yanındaki keçiyi göstererek beyefendi bu ne diye sormuş Temelde köpeğim demiş adam tamam köpek sayalım ama demiş boynuzları var bunun demiş. Temelde vallahi özel hayatı beni hiç ilgilendirmiyor diye cevap
**
Ameliyathane kapısında dört dönen adama, hemşire müjdeyi vermiş:
- "Beyefendi bir oğlunuz oldu!" Adam sevinçle haykırmış:
- "Yaşasın, ismi Çetin olacak, oğlum benim!" Hemşire biraz yüzünü ekşiterek adamın yanına gelmiş ve:
- "Ancak Çetin'in bir kolu yok", demiş Adam üzülerek:
- "Olsun ben Çetin'im için her şeyi yaparım, onu gösterin bana", demiş Bunun üzerine hemşire:
- "Ama Çetin'in diğer kolu da yok", demiş Adamın afallaması sürerken hemşire sayıvermiş:
- "Ve Çetin'in bacakları da yok, üstüne üstlük gövdesi de yok " Adam dayanamamış:
- "Yeteeer, Çetin'imi gösterin bana" diyerek ameliyathaneye dalıvermiş Ameliyat masasının başına geldiğinde bir bakmış ki Çetin sadece bir gözden ibaret Adam dumura uğramış bir halde:
- "Çetin'im Çetin'im" diyebilmiş Bunun üzerine ameliyatı yapan doktor adama yaklaşmış elini omzuna atarak:
- "Beyfendi Çetin sizi göremez, o maalesef kör", demiş..
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?