Kadın ve Aileden Sorumlu bir bakanlığımız vardı bir zamanlar.Bizler bu bakanlık birkaç etkinlik dışında kadın için, kadın adına ne yapıyorlar ki? diye sorgularken onlarda bunun saçmalığını anlamışolacaklar ki adını değiştirip Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yapıverdiler.Adı değişince ne değişti biliyor musunuz?
Kadınlar en rezil biçimde sözde yarışma programlarında yarı çıplak çıkıp birbirleriyle kavga ettirilmeye başladılar.Dizilerde bozguncular,kötü karakterler rolleri hep kadınlara biçilmeye başlandı.İlginç olan bu programlar ne ilgili bakandan ne de herhangi bir hükümet yetkilisinden tepki de görmedi bu güne kadar.
Mukabilinde de kadına şiddet yerini artık cinayetlere bırakmaya başladı. Kadınlar erkeklerin gözünde daha da küçülmüş ,aşağılanmış olacak ki artık dövmek, sövmek yetersiz, öldürmek kesin çözüm olmaya başladı.Neden olmasın ki?
Eşini katleden erkek ilk önce toplumdan ve aile çevresinden itibar görüyor.Namus denen ama anlamı daha bilinmeyen ilkel bir kavramımız var ya?Ardından polisi diyor tahrik var,savcısı diyor tahrik var,hakimi diyor tahrik var..Ve adam öldürme cezası oradan buradan kırpıla kırpıla kuşa dönüyor.İniyor mu sadece birkaç yıla.Oda iyi haldir falandır filandır hop cani aramızda.Tabi oda çıkar çıkmaz kendine yeni bir kurban pardon eş alıyor.Sonra yine aynı senaryo.Kısır döngü yani.
Evlen-döv-öldür-hapiste yat-çık dışarı-yeniden evlen-döv-öldür……
Kanunlarımıza baktığımızda da zaten tamamen yanlı. Adam öldürmenin cezası ayrı, kadın öldürmenin ayrı. Çünkü kadın zaten hep suçlu.Çok konuşuyor ve hakkını arıyor.Hatta Eskiden böylemiydi bunlar?dayağını yer,kuzu kuzu evinde otururdu.Şimdi ise okuyorlar,konuşuyorlar,haklarını arıyorlar.Kısacası öldürülmeyi hak ediyorlar.Bunu benim görüşüm değil toplumda oluşmuş genel yargının ifadesi.
Kadına yönelik şiddetle mücadele yasası ile ilgili çarpıcı bir açıklama size…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2 yıl önce çıkarılan yasanın şiddeti önlemede yetersiz kaldığı ve erkekler üzerindeki öfkeyi körüklediği eleştirileri üzerine çalışma başlattı. Aile Danışmanı Nazlı Özburun ise “Yasa yaptırım açısından yeterli değil, yeni mağduriyetlere kapı açıyor” diye konuşuyor.
Aile Bakanlığı, “kadına yönelik şiddetle” ilgili hazırladığı yönetmeliği, ilgili kurumlara göndererek görüşlerini istedi. Emniyet, kadının 24 saat korunması talebine itiraz etti. Yetkililer, bunun mümkün olmayacağını ve olayın özelliğine göre koruma verilmesi yönünde görüş bildirdi.Ve ortaya çıkan sonuçlar;
Gönül Genç, alkollü eve gelen eşine ‘Hoş geldin’ dedi. Koca, genç kadını çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövdü.
Kocası ‘kendini as’ dedi astı, ‘balkondan atla dedi’ atladı.
Eşi dudaklarını penseyle sıktı, kaynanası kızgın demirle dağladı. Tedavi altına alınan küçük gelin kayınpederinin de tecavüzüne uğradığını ileri sürdü
15’inde evlendi, bebe yaşında 3 bebesine annelik etti. Ama hiç gülmedi. 13 yıl boyunca ağlayan acılı beden, ilk eşinden ayrılmaya karar verdi. Ancak ikinci hayat denemesi de ona çok geldi. Ferdane Çöl ikinci eşi tarafından boğazı kesilerek katledildi. En vahimi ise ‘Kocam beni öldürecek’ diye koruma istemesiydi…
Eski sevgilisi tarafından tehdit edilen Gülşah öğretmen, koruma istedi. Korunamayınca korktuğu başına geldi.Katledildi..
İçiniz kaldırıyorsa devam edelim mi..Bunun gibi binlerce haber var.Birde haber olamayıp her gün şiddetle tehditle tacizle yaşamak zorunda kalan kadınlar..
Bizim kadınlarımız..
Sizler izlemeye devam edin.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kadın olmak çok zor bir iştir çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar.”
joseph Conrad
TEBESSÜM
Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:
“Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın.Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için bir işarettir” der.
Müthiş heyecanlanan adam:
“Evet, galiba haklısın” diye cevap verir şaşkınlıkla. “Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız” diye devam eden kadın,şarap şişesini adama uzatır.
Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir.Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır.
Bunun üstüne adam sorar:
“Sen içmeyecek misin?”Kadın cevap verir: “Hayır, ben polisi bekleyeceğim!”