Karun'un sarayı altından imiş!

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
Karun'un sarayı altından imiş!
19-09-2015

Ramazan münasebetiyle bendenizden zaman zaman sohbetler de bekleyen okurlarıma “Haddim değildir ama sizlere çok ibretlik olarak gördüğüm Karun ve Sarayından” bahsetmek istedim. Çok sevdiğim bir kıssadır.

Karun, İsrailoğullarından dır ve zenginliğiyle Kur’an da da sıkça bahsedilir. Hz. Musa Aleyhisselamın hem amca oğlu hem de eniştesidir. Önceleri çok fakir ve ailesine bakmakta dahi çok sıkıntı çeken Karun, gündüzleri oruç tutup gecelerini de namaz ile geçirmektedir.

Hak Teala, Hz. Musa’ ya Tevrat’ı altın ile yazmasını emir buyurunca, Hz. Musa: “Yar Rabbim, halimi biliyorsun ben fakirim, diye tazarru eder.

Bunun üzerine Cenabı Hak Teala, Hz. Musa’ya simya ilmini öğretir ve Hz. Musa ‘ da o emri yerine getirir. Sonra da Karun’un çektiği sıkıntı ve fakirliği düşünerek O’na da simya ilmini öğretir.

Karun, simya ilmini öğrenir öğrenmez miktarları bugün bile konuşulan inanılmaz bir servete sahip olur. Bir rivayete göre hazinelerinin anahtarını 100 deve götürmektedir. Her anahtar bir hazinenin kapısını açmaktadır.

HAMİŞ : Nereden nereye vay be..Halbuki ilk önceleri parmağındaki alyansından başka bir şeyi olmayan tevazu sahibi Karun, sonradan bugün bizim bile dilimiz yoran bir servetin sahibi oluveriyor!

İyice şöhreti ve zenginliği artan Karun sonradan görmenin de verdiği bir kibirle, herhangi bir yere gidecek olsa , altın elbiseli ve altın kılıçlı 1000 erkek ve 1000 kadın dört bir tarafında kibirle,şımarıklıkla gitmektedir.Bu hal içinde de Karun, nafile ibadetleri bırakmış ve farzları da acele kılmaya başlamıştır.

Karun’un zekat vermesi hakkında ilah-i vahiy gelir ve Hz. Musa Karun’dan bunu ödemesini ister .Karun malının zekatını hesap edince bakar ki çok büyük yekun tutmakta.Kalbi artık dünya sevgisiyle dolduğundan zekatını vermek istemez.

Kendisine sürekli uyarı ve nasihatler da bulunan Hz. Musa’ya artık itibar etmediği gibi artık ona karşıda kibirlenerek, Allah’ın peygamberine zina gibi bir günahla iftira ederek, halkın gözünde  itibarsızlaştırmaya çalışır. Halkı da kendi servetinden etkilenip yanında olanlar ve Hz Musa”nın sözün den çıkmayıp unu destekleyenler, diye ikiye ayırıp ötekileştirir.

Oldukça sert bir mizaca da sahip olan Hz. Musa Karun’un bu son rezilliğine dayanamaz ve secdeye kapanarak Yüce Allah’tan Karun’un helak olmasını ister. Cebrail Aleyhisselam Allah’ın peygamberine gelerek duasının kabul olduğunu ve Karun’un helak olacağını bildirir.

Hz. Musa Aleyhisselâm doğruca Karun’un yanına gider. Karun, yüksek bir sedir üzerinde gurur ile oturmaktadır. Hz. Musa Aleyhisselâm asasını yere vurur ve “Yut” diye yere işaret eder. O anda yer Karun’un sedirini yutar ve üzerinden sıçrar. Tekrar “Ya yer yut” diye emredince, Karun’un dizlerine kadar yutar. Karun “Aman ya Musa!” diye yalvarmaya başlar. Fakat Hz. Musa asla iltifat etmez. Tekrar “Ya yer yut!” deyince, yer Karun’u ve kendisine tâbi olanları, bütün mal ve evladı ile beraber hepsini yutuverir. Öyle ki o sırada çarşıda, uykuda, hamamda olan adamları da insanların korku dolu bakışları arasında yerin dibine geçerler.

HAMİŞ 1: Alma mazlumun “Aaah” ını çıkar aheste aheste.

HAMİŞ 2 : Yani aynı suçu işleyenler, ortak olanlar,göz yumanlar, patronları helak olurken de beraber oluyorlar.Öyle, ben yedim, cebimi doldurdum, hadi bana müsaade..olmuyor işte.
GÜNÜN SÖZÜ

KÜÇÜK İNSANLARIN KİBİR VE GURURLARI BÜYÜK OLUR.

VOLTAİRE

TEBESSÜM

Evin sonradan görme hanımı, hizmetçisini tembihliyormuş:

– Misafirlerin yanında ne istersem isteyeyim, o şeyden bir tane bile olsa sen; “Hangisini efendim?” diye soracaksın.

Akşam bir karı-koca misafirliğe gelmiş. Önce çaylar içilmiş, sonra evin hanımı hizmetçiye seslenmiş:

– Üşüdüm bana kürkümü getir.

Hizmetçi tam da tembihlediği gibi sormuş:

– Hangisini efendim?

Hanım tarif etmiş ve hizmetçi hanımın kürkünü getirmiş. Daha sonra da hanım ne isterse hizmetçi sormuş; “Hangisini efendim?”. Misafirleri uğurlarken hanım hizmetçiye seslenmiş:

– Çabuk kocamı çağır, konuklar gidiyor.

Hizmetçi her zamanki gibi sormuş:

– Hangisini Efendim?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?