“Vallahi İstanbul’a zerre kadar üzülmedim. Her şey çok güzel olacak dediler ve layık oldukları manzara ile karşılaştılar. Kendi düşen ağlamaz.”
Dedi meczubun birisi.
Bu talihsiz paylaşımı yapan şahsiyetten önce belki bir özür,yalanlama ne bileyim hesabımı çalmışlar..gibi bahaneler bekleyerek hemen tepki göstermeyelim dedim.İnsan oğludur,beşer şaşar..
Belki yanlış anlamışta olabilirim diye evirdim çevirdim.Her tarafından anlamaya çalıştım. Paylaşan kişinin mesleğine,görüşüne falanına filanına baktım.Ama her şeyden önemlisi de sağnak yağan yağmurun sonucunda bir insanın hayatını kaybettiği pek çoklarının da mağdur olduğu bir elim olayda böylesi paylaşımı yapanın gerçekten insan mı değil mi, ona baktım.
Rahmetli babam derdi ki;” hangi dini seçecekseniz seçin ama iyice araştırın,öğrenin.Neyi neden ve ne için yapıldığını benimseyin.Tarikat ve cemaat gibi safsatalardan saçmalıklardan kesinlikle uzak durun.Rehber isterseniz Kuran,lider ister seniz peygamberimiz ve güzel ahlakı yeter size.”
Baş örtüsü ile ilgili çok derinlemesine araştırmalar yapmıştım.Ne zaman hangi ayetle indirilmiş,kadına sanılanın aksine nasıl bir statü sağlamış,iman ile ilgisi nedir…incelemelerimde bütün yollar şuna çıkıyordu;” Baş örtüsü,kadın için dinin diğer bir aşamasında teslimiyet,ruhu,huyu ve ahlakı ıslah ve toplumsal hayatta rahat yer alabilmesi içinde bir koruyucu olduğuydu.
Nasıl ki silah taşımak için ciddi bir sorumluluk bilinç,sağlıklı bir akıl gerekiyorsa, baş örtüsü takanında öncelikle bunu taşıyıp taşıyamayacağını çok iyi tartması gerekiyor.Kafasına sözde iman örtüsünü takıp abartılı makyajlar,dudağını büzerek iğrenç fotolar,ahlaksızca paylaşım yapanlar…vebaliniz sandığınızdan çok daha büyük..ben demiyorum dinimiz diyor…
İsmi lazım değil hele bir tanesi daha vardı,neyse ki ortalıkta çok görünmüyor artık; “ben kocama kız arkadaşımız teklif ederim, ben hayasızım “diye bangır bangır konuyordu.Ağzının üstüne vurasımız vardı ama silindi gitti şükür.
Konumuza dönersek hem dindar geçinip,kutsal anlamı olan başörtüsü takıp hem de ölmüş felakete uğramış insanlara oh olsun diyen insanın akıl sağlığından ciddi anlamda şüphe ediyorum.Yoksa bu insan olamaz.Müslümanlık ile hiç alakası yok.
Ve… bu tip Araflarda yaşayan ruh ve sinir hastalıkları hekimlerini derhal göreve davet ediyorum…
GÜNÜN SÖZÜ
AHLAK ÖRTÜSÜ OLMAYANI BAŞÖRTÜSÜ DİNDAR YAPMAZ…
Hz. Mevlana
TEBESSÜM
Mahkemede hakim davacıya sormuş:
- "Kazadan sonra size ‘Nasılsınız?..’ diye soran otoyol polisine ‘Çok iyiyim, harikayım’ demişsiniz, şimdi tam tersini söylüyorsunuz ve tazminat istiyorsunuz!"
- "Efendim atım Karataş."
- "Bırak şimdi atını matını… Olayı anlat..!"
- "Efendim, müsaade ederseniz olayı arz edeceğim, atım Karataş ile otoyolda giderken kamyonun biri bize çarpınca ikimiz de yolun kenarına fırladık, müthiş canım yanıyor ve kımıldayamıyordum, yattığım yerden atımın acı dolu feryatlarını duyuyordum tam o sırada otoyol polisi geldi, atın iniltilerini duyunca ona yöneldi, tüfeği ile tam alnının ortasından vurdu, elinde dumanı tüten tüfekle benim yanıma geldi, “Atının durumu çok kötüydü hallettim” dedi ve “Peki, sen nasılsın bakalım?.. ” diye sordu. Affedersiniz ama siz olsaydınız ne yapardınız!"
**
Adamın biri maça gitmiş. Aldığı bilet, tribünün en uzak köşesinde.Yerine oturmuş birinci devreyi güç bela seyretmiş. O arada ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş. Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış.
Yan koltuktaki adama sormuş:
- "Burası boş mu?"
- "Boş, demiş adam."
- "Nasıl oluyor bu tıklım tıklım dolu stat da boş yer kalmış."
- "Orası benim eşimin, demiş adam, aylar önce bu maç için almıştık. Ama eşim vefat etti."
- "Çok üzüldüm, demiş bizimki, ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?"
- "Onların hepsi şu anda cenazede", demiş adam.