New York Times Gazetesinin Puiltzer Ödüllü yazarı Stephen Kinzer’ verilecek olan “Fahri Hemşehrilik beratı” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştiren yazısı nedeniyle iptal edildi.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, yazılarıyla Zeugma Mozaik Müzesi’nin tanıtımına büyük katkıda bulunmasından dolayı Stephen Kinzer’e “Fahri Hemşehrilik Beratı” verilmesini kararlaştırmış ve ünlü gazeteciyi şehre davet etmişti.
Gazinatep Kutzer adını Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Fatma Şahin’in mozaiklere reklam katan topuklu ayakkabılarının yaratığı gündemin gölgesinde birazcık kalmış olsa da tanıtımında çok büyük emeği ve katkıları olan bir gazetecidir.
Kendisi için hazırlanan şık organizasyonun iptal edildiğini Gaziantep’e geldikten sonra öğrenen Kinzer şaşkınlığını halen üzerinden atamamış. Oysa bu konuda hatalı ve yanlışları olan tamamen gazetecinin kendisidir. Suçludur. Tepeleri kzıdırmıştır.
Bizim de kendilerine, eğer Türkiye’ de bir daha herhangi bir ödül töreninden eli boş çıkmak istemiyorlarsa nacizane tesviyelerimiz olacaktır.
Bakınız Sayın Kinzer;
Siz her gazetecinin hayali olan Puitzer ödüllü bir gazeteci olabilirsiniz. Hatta alanınızda çok büyük başarılara imzada atmış olabilirsiniz. Kaleminizin cesurluğuyla ve tarafsızlığıyla da övünebilirsiniz.
Ama bütün bunlar bizi ilgilendirmez. Başarı kavramı bizde tamamen farklılık gösterir. Çünkü bizde gazetecilik yapacaksanız,ödül de makam da gözünüz varsa, bazı iş bilenlerimizden ders almanız lazımdı.Öyle tepedekileri eleştirmek sizin ne haddinize! Bakınız bizde bunu yapabilecek bir yiğit görebildiniz mi hiç? Tabi ki de göremezsiniz.Biz işimizi biliriz!
Sayın meslektaşım;
Öncelikle güçlü ve iktidar kim ise onunla samimi bir yakınlık kuracaksınız. Yaptığı her organizasyona katılıp gölgesi olacaksınız. Klavyenin başına da oturunca bildiğiniz ne kadar methiye varsa dizeceksiniz. Dağarcığınız yetersizse Google den destek bile alabilirsiniz. Öyle ünlü olacağım diye makinenizi alıp ülke ülke dolaşmanız, dünya kadar kaynak okuyup kendinizi yetiştirmeniz keşifler yapacağım diye efor kaybetmeniz çok anlamsız ve saçma.
Halbuki, iktidarın veya güçlünün her yaptığına alkış tutup, yanlışlarına gözünüzü kaparsanız, emme basma tulumbası gibi( sizin oralar bunu bilmez ama bizde çok makbul dur) her söylediğini ki anlamlı ve doğru olması önemli değildir, onaylar ve yazarsanız; iyi bir maaşla çalışır, itibar edinir, hatta milletvekili dahi olabilirsiniz.Ama benim kalemim çok kuvvetli değil, yağcılığı beceremem, derseniz de alternatif olarak, başkan kapısı açarak ta semereler toplayabilirsiniz.Ve bunları yaparak ta ödüllere boğulabilirsiniz.Yoksa da sizi böyle kapıdan gönderiverirler.
Eğer bu dediklerimizi evvelinden yapsaydınız paşa paşa Gaziantep’e gelir, evvela büyüklerin ellerinden! Küçüklerin gözlerinden! Öperek işe başlayıp yuvalamanızı, kebabınızı yer, sempatik başkanımızın elinden bakır tepsinizi, Çingene kızı tablonuzu alır, ağalar paşalar gibi de ağırlanıp giderdiniz. Hatta koltuk altınıza sıkıştırılacak kuru baklavadan da mahrum kalmamış olurdunuz.Keşke de bir bilene sorsaydınız.
Geçmişler olsun..
GÜNÜN SÖZÜ!
Bazı insanlar alçak gönüllüdür. Bazıları ise alçak olmaya gönüllüdür.
N.F.KISAKÜREK
TEBESSÜM
Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş. Bir gün yemekte
– Şu patlıcan ne güzel sebzedir.
demiş. Dalkavuğu hemen:
– Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki, kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur, yemeğe doyamazsınız.
diye methiyeler düzmüş. Derken birkaç gün sonra yemekte yine patlıcan varmış. Padişah da o gün tersinden kalkmış
– Ne bu yahu, yine patlıcan, yine patlıcan. Bari bir şeye de benzese.
diye kükremiş. Dalkavuk da ele almış:
– Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı yok, kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı, turşusu turşu.
Padişah da:
– Sana da bir şeyler oluyor. Daha iki gün önce patlıcanı öve öve bitiremedin. Bugün de yerin dibine batırdın.
deyince, dalkavuk hemen atılmış:
– Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil.