Yıllar önce bir film izlemiştim. Yanılmıyorsam İngiliz yapımıydı ve oldukça da ekzantirik bir konusu vardı.
Hikaye küçük bir kasaba da geçmektedir.
Kasabanın fakir ve babası sevilmediği için ezilmiş çocuğu, yıllar sonra, zengin olarak topraklarına geri döner.
En büyük hayali, kasabanın merkezinde gösterişli bir gazino açmak ve patronu olmaktır. Beraberin de getirdiği yüklüce parayla bu hayalini gerçekleştirir de. Ama ne yazık ki, önceleri buna çok sevinen kasaba halkı görmeye başlar ki, bu yapı bir eğlence mekanı olmaktan çok geçmiş hesaplaşmasına dönecektir.
Zaten asıl hikaye de bundan sonra başlar. Filmin kahramanı, bu lüks gazinoya gireceklere, geçmişte babasına ve kendisine yapılan eziyetler mukabilinde, eğlenmelerine süreli izinler vermeye başlar. Ve hepsini fişler. Olaylar öyle bir hal alır ki artık kasaba halkı itiraflar yapmaya, geçmişi sorgulamaya ve birbirini suçlamaya başlamıştır.
Başrol oyuncumuz yılların intikamını almanın verdiği huzurla kasabayı terk ederken, paralar dökerek, zahmetlerle yaptırdığı gazinoyu sonunda ateşe verip yakar. Nedeni soranlara ise cevabı:” Bu binayı yaptım, çünkü asıl amacım intikamdı.Giderken de yakıyorum, çünkü parasını ben verdim!”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin, Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’ n da, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşması öncesi, şura üyeleriyle tartışan basın mensupları salonu terk etti.
Basın mensuplarına ayrılan yerlere TOBB’ un oda başkanları oturunca devreye başbakanlık korumaları giriyor. Korumaların girişimi de başarısız olunca, saygıdeğer! Oda başkanları ve gazeteciler arasında gerginlik yaşanıyor. Hatta şımarıklıkta sınır tanımayarak, bayan gazetecinin üzerine yürüyor densizin birisi. Tabi çevreden tutuyorlar. Aslında merak da ettim. Eğer tutmasalardı, bayan gazeteciyi o harbi erkek! döver miydi? diye. Cevabı açık; Tabi ki de o haddi kendinde bulduğu için gerine gerine döverdi de. Çünkü ne demişler arsızca utanmadan? “Bu koltukların parasını biz verdik”.
Anlamayanlar, idrak sorunları yaşayanlar için açıklıyoruz şu ki; otururuz da, söveriz de, döveriz de, tükürürüz de…hatta yakarız da..ne kadar kaba olduğumuzun bir önemi de yok.Çünkü para bizde…
Zaten “Paranızı biz veriyoruz” sözleri üzerine basın da mensupları doğrusunu yaparak salonu toplu halde terk ediyorlar. Gazetecilerin boşalttıkları koltuklara ise zaten parasını ödemiş olan! TOBB üyeleri oturarak bu şık! Davranışlarından dolayı birbirlerini tebrik ediyorlar. Akşam haberlerinde kendilerini gördüklerinde ne hissettiklerini de merak etmiyor değilim
Gücü elinde bulunduran artık kim olursa olsun, her istediğini yapabilme lüksüne de sahip olabilmekte.
Yeni Türkiye, Modern Türkiye dedikleri de artık bu olsa gerek..
GÜNÜN SÖZÜ
Erdem sahibinin değerini, yine erdem sahibi olanlar bilir.
Hz Ali
TEBESSÜM
Genç avukat çok iyi bir işi bitirdikten sonra kazandığı para ile kendine güzel bir spor araba almış. Sabah en şık takımını giymiş, rolex saatini takmış ve arabasıyla bürosuna yola koyulmuş. Bürosunun önüne aracını park ettikten sonra kapıyı açtığı anda hızla geçen bir kamyon yeni aracının kapısını alıp götürmüş. Avukat sinir ve şaşkınlıkla birkaç saniye kıpırdayamamış ve ardından polisi arayarak yardım istemiş. Yakınlarda olan bir polis hemen avukatın yanına gelmiş. Polis gelir gelmez avukat telaşlı bir şekilde ve hiç durmadan derdini anlatmaya başlamış;
“Arabama çarpıp kaçtılar. Çarpanın plakasını aldım. Daha dün almıştım bu arabayı. Kaskosu bile yapılmadı. Dünyanın parasını verdim ve başıma gelene bakın. Şikayetçiyim. Hemen kaza raporu tutalım…
Avukat yaklaşık 3 dakika boyunca hiç susmadan arabası ve kaza hakkında konuştuktan sonra gözleri kamaşmaya başlamış ve sesi kesilmiş. Polis ise bunun üzerine avukata;
“Avukat bey hakikaten size inanamıyorum. Şu durumda hala arabanızdan söz edebiliyorsunuz. Farkında değilsiniz ancak sol kolunuz kopmuş !!!
Avukat bir saniye duraksamış ve koluna bakmış ve;”Desene rolex saatte gitti. Bunu da tutacağınız rapora ekleyelim.”