Önceki yazılarımda volkanik patlamaların dünya ikliminde nasıl değişikliklere neden olduğunu hatta son buzul çağının yaşanmasında volkanik faaliyetlerin etkili olduğundan bahsetmiştim. Süper volkanların faaliyete geçmesinin arazinin şekillenmesine etkisi ve bu patlamalar sonucu yaşanan iklimsel olaylara değinmiştim. Bugünkü yazımda ise volkanik faaliyetlerin gelecekte mavi gezegenimiz ve insanoğlu üzerindeki olası etkilerinden bahsedeceğim. İklim bilimciler araştırmalarında volkanik olayların kısa ve uzun süreli iklimsel değişikliklere olan etkisi ile ilgili bir rapor yayınladılar. Buna göre günümüzde süper volkanların faaliyete geçmesinin küresel ısınma ile birlikte öncekilerden daha büyük tehlike oluşturacağı üzerinde düşünülmekte. Bilim insanları gelecek dönemlerde bu volkanik patlamalar neticesinde atmosferi saran kül bulutlarının insan tarafından havaya salınan karbondioksitle birleşerek güneş ışınlarının yer yüzüne ulaşmasına engel olacağını bu durumun gelecekte buzul çağının yaşanmasına neden olacağını hatta bu durumun dünya nüfusunun büyük bölümünün ölmesine neden olacağını öngörmektedirler. Meteoroloji alanında gerçekleştirilen son araştırma ise bilim gündemine damga vurur niteliktedir. Araştırmaya göre küresel ısınmanın da etkisiyle meydana gelebilecek volkanik patlama, olağanüstü soğuk bir kışın yaşanmasına neden olabilir. Daha önce yaşanan ve dünya nüfusunu azaltan patlamanın yine aynı etkiyi yaratmasından endişe edilmektedir. Independent Türkçe'deki habere göre bu hafta Communications Earth & Environment dergisinde yayımlanan araştırmanın baş yazarlarından ve Avustralya'daki Curtin Üniversitesi'nde doçent olan Martin Danisik, "'Patlayıcı' kavramının yeniden değerlendirilmesi gerekiyor" dedi. Ekip, bugünkü Endonezya'da yaklaşık 75 bin yıl önce Toba Gölü'nün süper patlamasından sonra olanları araştırdıktan sonra bu sonuca vardı. Söz konusu olayın kendisinin, o zamanlar insan nüfusunu 3 bin kişiye kadar düşüren ve yıllarca süren küresel bir kışa neden olduğu söyleniyor. Ancak bilim insanlarının özellikle ilgilendiği şey, magmanın 13 bin yıl sonrasına kadar sızmaya devam etmesi. Zira bu durum, ilk etapta sıvı magmanın mevcudiyeti olmadan da püskürmelerin meydana gelebileceğine işaret edebilir.
1815 yılında Endonezya’daki Tombora yanardağının aktif hale geçmesi ile birlikte kül bulutları atmosferi sarmış, hatta bu kül bulutları rüzgarlar tarafından Avrupa kıtasına taşınmış. Buradaki insanlar birkaç ay güneşe hasret kalmışlardı. Bu durum sıcaklık değerlerinin azalmasına, buğday üretimin durmasına neden olmuş insanlar besin bulmakta zorlanmış kıtlıktan ölümler yaşanmıştır. Bu nedenle 1816 yılı dünyada yazı olmayan yıl olarak bilinir. Volkanik olaylar yaşlı gezegenimizi milyonlarca yıldır şekillendirmekte, bununla kalmayıp yerel, bölgesel ve küresel çapta iklimsel değişmelere neden olmaktadır. Bu durumda ilerleyen yıllarda küresel ısınmaya neden olan karbon gazı volkanik kül ve gazlarla birleşip küresel soğumaya neden olacağı hiçte komplo teorisi olarak görülmemelidir. Geçmişte yaşanan örnekler bunun yaşanabileceğinin en büyük kanıtlarını oluşturmaktadır.
Peki ülkemizdeki volkanlar ne durumda? Türkiye’de volkanik alanların oluşumu, III. Jeolojik Zaman olan Tersiyer’de yani günümüzden yaklaşık 20 milyon yıl önce başlamıştır. Bu dönemde yerkabuğundaki kırıklardan çıkan lavlar Anadolu’da farklı yer şekilleri oluşturmuştur. Tersiyer başlarından tarihi çağlara kadar belirli aralıklarla devam eden volkanizma sonucu milyonlarca metreküp volkanik malzeme yüzeye yayılmış ve başta Doğu Anadolu’da olmak üzere yer yer 1000 metreden daha kalın volkanik bir kabuk eklenmiştir. Doğu Anadolu’nun yüksek olmasının bir nedeni de kalın volkanik örtünün varlığıdır. Bu dönemde oluşan volkanik dağlar o kadar yüksektir ki, bunlar Türkiye'nin en yüksek dağlarını oluşturmaktadır. Tarihi zamanlara ulaşan volkanik etkinlikler ise Erciyes ve Nemrut volkanında gerçekleşmiştir. Bu dağlar şimdilik uykuda olsalar da bir gün uyanabilirler uyandığında hangi değişimlere neden olacağını tahmin etmek hiç te zor değil…