LAİKLİĞE HALEN KAFASI YATMAYANLARA…

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
LAİKLİĞE HALEN KAFASI YATMAYANLARA…
02-05-2016

Kilis’e yağdırılan roketleri,canlı bombaları,şehit haberlerini unutturmak adına oluşturulan suni gündemlerin bu haftaki kurbanı, uzun zamandır dile dolanmayan,köşelerde unutulmuş laiklik ilkesi oldu.
Biz de öncelikle laikliği dinsizlik algısı gibi lanse edip  diline dolayıp ortalığa atana ve onun anlamlı geçmişini süzerek,laikliğin Türk milleti için gerekliğini görüp her türlü tepkiyi göze alarak onu ilkeleştirenin Atamızın  gerçek niyetine bir bakalım.
Laiklikle ilgili Atamız demiş ki;
 “Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, İlerleme ve canlığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.”
(1930)
“Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir.”
(1930)

“Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.”
(1926)

“Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatiyle ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.”

“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”
(1930)

“Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karsıyız ve buna müsaade etmiyoruz.”
(1930)
“Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün öğelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir.”
(1924)

“Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükümet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.”
1927
VE NOKTA..
“Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.”
(1924)
ATATÜRK
TEBESSÜM
Milletvekilinin biri  saç tıraşı  olmak için berbere gitmiş.
Berber sormuş: “Sayın vekilim.Siz ve partiniz laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Vekil sinirlenerek  duymazdan gelmiş.
Berber beş dakika sonra tekrar sormuş:  “Çok merak ettim.Laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz? “
Vekil  yine duymazlıktan gelmiş:
Berber beş dakika sonra tekrar sorunca:  “Laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?diye.bu sefer vekil dayanamayarak  sinirlenmiş ve:
“Sana ne ulan laiklikten ...Artistlik yapma, isine bak” diye azarlamış adamcağızı..
O da işi bittikten sonra  gülerek karşılık  vermiş:”Öyle demeyin vekilim. Laiklik sözünü duyunca saçlarınız  diken diken oluyor. Daha kolay kesiyorum.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?