MANTAR GİBİ ÇOĞALAN HAYALET OKULLARA KİM DUR DİYECEK?

Fatih Gözüaçık
Fatih Gözüaçık
MANTAR GİBİ ÇOĞALAN HAYALET OKULLARA KİM DUR DİYECEK?
26-03-2023

Eğitim sistemimizin maalesef her gün bir çığı ortaya çıkıyor. Millî Eğitim bakanlığınca denetim
mekanizmalarının yeterince işletilmemesi sonucunda son zamanlarda hayalet okul denilen bir kavram ortaya
çıktı. Peki nedir bu hayalet okul? Bugünkü yazımda eğitim sistemimizin yüz karaları hayalet okullardan
bahsedeceğim. Türkiye’de tüm sınıf kademelerinde 20 milyona yakın okuyan öğrenci bulunmakta buna mezun
olup herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen öğrencileri de katarsak bu sayı 25 milyona kadar çıkıyor. Tabi bu
durum öğrenciyi müşteri olarak gören sermaye sahiplerinin iştahını kabartıyor. Eğitim sektörüne yabancı olan
inşaatçı, aktivist, fabrikatör çeşitli meslek kurumlarından iş insanları özel okul açmaya başladı. Bu durum
beraberinde bir dizi sorunu getirdi. Özel okulların devlet tarafından teşvik edilmesi ve sınav merkezli eğitim
anlayışı maalesef hayalet okulların doğmasına neden oldu. İşini doğru yapan okullara teşekkürü borç bilerek
onları tenzih ederek söylüyorum ama bazı özel öğretim kurumları anlaşmalı özel okullara öğrenci kaydettirerek
onları yüksek notla mezun ediyor, öğrenciden aldıkları ücretin bir kısmını özel diploma verme yetkisi olan özel
okula veriyorlar. Bazı butik okullar ise bunu tamamen ticarete çevirmişler ne yazık ki. Butik bir özel okulda
çalışan bir öğretmenin bana anlattığına göre sınıf 24 kişi görünmesine rağmen derse gelen öğrenci sayısı 3 çünkü
diğer öğrenciler sadece diploma almak için okula kaydolmuşlar. Yani isimleri var ama kendileri yok. Bu
öğrencilerin yazılı notları haliyle öğretmenler tarafından doldurularak sisteme 100 olarak giriliyor.
Bu durum ulu önder M. Kemal’ in dediği gibi amacı aklı hür vicdanı hür bireyler yetiştirmek olan ve işini
layıkıyla yapan okulları da rahatsız etmekte. Peki biz bu noktaya nasıl geldik, bu çarpık sistem nasıl düzelecek?
Serbest piyasa ekonomisinde ve bu sınav sisteminde özel eğitim kurslarının açılması anlaşılabilir. Ama özel
okulların bu denli çoğalması ve özel okullarda not şişirme devamsızlıkları görmezden gelme gibi mevzuata aykırı
uygulamalar eğitimde fırsat eşitliğine ne kadar katkı sağlıyor meçhul. Durumu şu şekilde özetleyebiliriz aslında;
Özel okuldaki bir öğrenci şişirilmiş notlarla orta öğretim puanı yüksek olarak sınava giriyor. Diyelim ki resmi
okulda okuyan bir öğrenci ile özel okulda okuyan bir öğrenci sınavda aynı neti yaptılar. Orta öğretim başarı
puanı muhtemelen özel okul öğrencisinin daha fazla olacaktır. Bu durum özel okullarda okuyan öğrencileri resmî
okullarda okuyan öğrencilerden daha avantajlı duruma getirecektir. Bazı resmi okulda okuyan öğrencilerde sırf
orta öğretim puanı için hayalet okullara kayıtlarını yaptırmaktadırlar. Bu durum şehir ayrımı yapmadan tüm
ülkede geçerli. Bazı özel öğretim kursları bunu çok yaygın şekilde yapıyor. İşin garip tarafı Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından da bu durum destekleniyor ya da göz yumuluyor. Belki de bu durum bakanlığında işine geliyor.
Sadece bu kadar da değil. 11’inci sınıftan başlayarak öğrenciler açık liseye yönlendiriliyor. İdareler böyle yaparak
okuldaki öğrenci sayısını azaltmaya çalışıyor. Tamamen sınav odaklı yaklaşımın ürünü. Halbuki okul sadece ders
verilen bir yer değil. Aynı zamanda öğrenciler için bir sosyalleşme alanı da. Böyle yaparak öğrencinin elinden bu
imkânını alıyorlar.
Ülke genelinde 4 bine yakın özel lisede yaklaşık 550 bin öğrenci eğitim almakta. Buna özel öğretim kursları
dahil değil. Özellikle 2014 yılında çıkarılan dershane yasası sonrasında özel liselerin sayısında olağanüstü bir artış
gerçekleşti. Dershanelerin birçoğu temel liseye dönüştü ki bir apartman binasından nasıl okul olur yorumu siz
yapın. Bu durumda özel okulların devlet tarafından desteklenmesinin de etkisi büyük tabi. Her köşe başında bir
okul her reklam panosunda bir okul reklamı görür olduk. Temel liselerin de kapatılması ile apartman
dairelerinde liseler ortaya çıktı. Yasal olarak dershane ve etüt merkezi açmak yasak. Ancak özel öğretim kursları
ve gelişim kursları adı altında açılan kurumlarda LGS ve YKS hazırlık kursları yapılıyor buna itirazımız yok açılsın
tabi ki çünkü bu Millî Eğitim Bakanlığının sınav odaklı politikalarının bir ürünü. Ama her şeyin yasalara uygun
yapılması geleceğimizin teminatı çocuklarımızın ticari kaygı uğruna harcanmaması gerekmez mi? Özellikle
kampüsü, bahçesi olmayan liselerin neredeyse tamamı sadece sınava hazırlık eğitimi veriyor. MEB in öğretim
programları bu kurumlarda dikkate alınmıyor. Bu kurumlarda çalışan öğretmenlere baskı yapılarak çocukların
not ortalamalarının yükseltilmesi isteniyor ki bu tarz kurumlarda 100’den aşağı not alan nadir öğrenci vardır.
Yazılı sınavlarda çocuklara cevap anahtarı veriliyor. Denetim yetersiz, gerçi Milli Eğitim de şube müdürlerinin,
oku müdürlerinin, müfettişlerin gizli ortak olduğu kurumlarda nasıl bir denetimden bahsedilebilir ki? Bu tarz
kurumlar ülkenin geleceğine adeta dinamit koyuyorlar. Umarım bu işin önüne geçecek yasal düzenlemeler
yapılır yaptırımlar artar.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?