medya! sen nelere kadirsin?

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
medya! sen nelere kadirsin?
19-09-2015

En son yaşadığımız Soma faciasında, basının ne kadar yandaş ve taraflı olduğunu, can pazarı yaşanan bir felaketten dahi, nasıl çıkar sağlarım, suçluları nasıl paklarım çabalarına düştüğünü  esefle görmekteyiz.

Aslında günümüz medyası artık halkların haber alma aracı olmaktan çıkıp bilakis topluma istediği fikirleri aşılama ve yönlendirme aracı ve hep birilerinin sözcüsü durumuna gelmiştir neyazıkki… 
Yeni neslimizin inşasında biçimlendirme yapılacak olan hassas görev, taşeronluk görevi, hepinizin tahmin edeceği üzere “anlı şanlı” medyamıza verilmiştir. Özellikleri yansız olarak yapması gereken yayınlarıyla toplumu “bilgilendirmesi” gereken medyamız “biçimlendirme” görevini üzerine almış, bunu da layıkıyla yerine getirmektedir. 

Kamuoyu oluşturma ve yapay gündem çabaları hiçbir zaman boşa çıkmamış, gerçekler her zaman bir sır gibi saklanmıştır ülkemizde… 

Toplumda bir araya gelen insanlar artık işsizlik, ekonomik kriz,ahlaki çöküntü,kadına ve çocuğa karşı yapılan saldırılar, vatan kurtarmak gibi kavramları tartışmak yerine, hararetle Nihat Doğan’ı, Fenerbahçe’yi, Hürremin entrikalarını,Ahmet Amcanın hangi hanımla evlenmesi gerektiğini tartışır hale gelmiştir. Tıpkı “cambaza bak” diyerek cebimizdekileri çalan bir hırsız misali… 

Gerçek gündem içerisinde ki ayrıntılar makaslanarak, cımbızla alınan yapay gündem bomba gibi düşüyor ekranlara… Böylelikle ustalar tarafından zihinler yeniden ve istendik bir biçimde inşa edilmek isteniyor.

Demokrasi gibi içi boşaltılmış kavramlarla önce seçme hakkımız elimizden alınıp, güçlü olana verilir, manevi dinamikler gözden düşürülerek çağ dışılık olarak gösterilir, ahlak, din, vatanseverlik, kahramanlık git gide gözden düşürülmekte… 

Cinsellik tabu olmaktan çıkarılmış ve teşhircilik her daim ön plana sürülmekte. Eğlence kültürü ile toplum iyiden iyiye yozlaştırılır. Aptal dizilerde ki gülme efektleriyle (sanki biz neye güleceğimizi bilmiyormuş gibi) aptal muamelesine tabi tutuluruz. 

Batı her zaman en doğru olanı bilir, her zaman ilerisi oradır, sakın doğuya dönme ne varsa batıdadır, anlayışı yerleştirilir zihinlere.

Kendine güveni bu gibi aşamalardan geçirilerek yok edilen insan sürüleri ise tek koz olarak batıyı taklit etmek ve onlar gibi yaşamak telaşına kapılıverir bir anda…

Emperyalizmin ve kapitalizmin kanlı dişleri arasında bir o yana bir bu yana savrularak parçalanmanız çok yakındır.

Hepimizin ibretle izlediği orta Afrika ülkeleri ve onları sömüren insanlıktan nasibini almamış canavarlara bir bakın: onların beyinlerini sömürdüler, düşünebilenleri devşirip kendi menfaatleri doğrultusunda çalıştırıyorlar. 

Toprakları,yeraltı,yerüstü varlıkları talan edildi.Bu sinsi “kültür erozyonu”ile bizlere de yapılmak istenen budur. Düşünmeyen,sorgulamayan,haksızlığa karşı koyanları sindirmek isteyen,kişiliksizleştirmek,belleksizleştirmek,etkisizleştirmek istenilen bir toplum.Sizce de başarılılar öyle değimi?.………………………………………………………………………….
 

GÜNÜN SÖZÜ

İki şeyin esiriyiz; birincisi hükümet, ikincisi günlük gazeteler.

MALCOLM MUİR

TEBESSÜM

İran da dinî lider Humeyni’ nin dönemi. Batı basını İran’ daki rejime vur abalıya yükleniyor. Humeyni de durumdan rahatsız.

Kurmaylarını çağırıyor uzun toplantılardan sonra, karar veriliyor. İran hükümeti batılı gazetecileri Tahrana davet edecek, 2-3 gün ağırlayacak, yedirecek, içirecek, gezdirecek ve son gün Humeyni, batılı gazetecilere kutsal kişiliğini sergileyecek ve batılıları etkileyecektir.

Ve batılı gazeteciler Tahran a davet edilip 2-3 gün ağırlanıyorlar. Program gereği son gün gazeteciler Tahran yakınlarında bir göl kenarında Humeyni ile tanışacaklar.

Herkes heyecanla gölün kenarında yerini alıyor kameralar fotoğraf makineleri hazır beklemeye başlıyorlar. Az sonra gölün karşısında Humeyni gözüküyor, ellerini dua eder gibi kaldırıyor bir şeyler mırıldanıyor. Ve gazetecilerin bulunduğu tarafa doğru, suyun üzerinden yürümeye başlıyor. Birden flaşlar patlamaya kameralar çalışmaya başlıyor. Humeyni ve kurmayları bu etkileşimden çok memnun kalıyorlar.

Ve gazeteciler ülkelerine uğurlanıyorlar..

Ertesi gün batıdaki İran elçiliklerinden bir gün önceki gösterinin gazetelere nasıl yansıdığı haberleri bekleniyor?

Ve o haber geliyor o günkü batılı gazetelerin manşeti ortak;

“HUMEYNİ YÜZME BİLMİYOR!”

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?