Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP’nin milletvekili adayları, yaptıkları mitinglerde MHP tabanıyla polemiğe girmemeye ve tabanın sempatisini kazanmaya yönelik söylemlerde bulunmaya özel bir önem veriyorlar.Tenkitleri ise sadece genel başkana yönelik.Hatta gözden düşürme çabalarında.
AKP mitinglerin de milliyetçi söylemler, bayrak, vatan moda olarak öne çıkmakta. Amaç; kendilerinin köreltmeye çalıştıkları ama istenilenin aksine daha da kabarmaya başlayan milli duyguların mümessillerinin ve MHP’ lilerin oyları kapabilmek. Bu yüzdendir ki, mitinglerde hiç olmadığı kadar Türk bayrakları sallanmakta. Hiç olmadığı kadar da vatan milliyetçilik gibi terimler tüketilmekte. “Baş örtülü bacım” lar yerini “milliyetçi kardeşime” bıraktı. Geçen dönem de Gülen cemaatiyle kol kola birlikte hareket edip kullanılan din,iman propagandası bu dönemde geçerliliğini kaybederek, yerini Doğu da Kürt milliyetçiliği, batı da ise Türk milliyetçiliği oyunlarına bıraktı.
Bu süreçte Gülen cemaati ise almış eline tarlasını, yağmur bulutlarını kovalamakta. Son durak neresi olacak bu dönem derseniz de bakın çok akil olduklarını savunan kendileri de kestirememekteler. Gülenciler için önemli olan kimin ve hangi düşüncenin kazanacağı değil, doğru ata oynayıp yeni menfaat yuvasını iyi seçebilmeleridir. Bu yüzden de geçen dönemin aksine bu dönem her partiye yeşil ışık yakmaktalar. Hatta kendilerini paralelci ilan eden, terörist sıfatı dahi yapıştıran AKP yle bile flörtleri devam etmektedir. Hamdolsun.
Milliyetçi oylara talip olabilmek ve sempati kazanmanın son oyunu ise, partide çok kıymetli değeri ve itibarı olan Meral Akşener’e saldırmak oldu. İktidar biraz aklı olanlarla dalga geçer gibi önce kendi kanalında, kendi yandaş gazetecine iftira iddiaları ortaya attırıp ortalığı ayağa kaldırdı. Sonra da daha sempatik olsun diye eşleriyle birlikte güya Sayın Akşener’e sahip çıkarak, ayrıca da iftiranın mümessili olarak münafık paralelciler gösterilerek “ bir taşla iki kuş vurma “senaryosunu oynadı. Dikkat ettiyseniz damatçıklarına ait olan kanaldan ve itaatkar gazetecilerinden herhangi bir yalanlama ve özür gelmedi. Akli salim olanlar bu oyunu yutmadılar ama, hocanın da dediği gibi; ya tutarsa..
Zamanın birinde kendini çok akıllı olmasıyla övünen paragöz bir padişah varmış. Halktan sürekli bahanelerle, ağır vergiler alırmış.Kazandığı ürünün vergi olarak elinden alınmasından bıkan halk padişaha karşı sesini yükseltmeye başlamış.İstediği kadar hazinesini doldurmak isteyen, ama halkını da kızdırmadan bu işi yürütmek isteyen padişah baş vezirini çağırıp vergi toplayabilmek için hazırladığı oyunu anlatmış:”Şimdi sen şehir meydanındaki köprüyü gece olunca yıkacaksın.Sabah köprüden geçemeyen halk şikayet etmeye başlar başlamaz yanına aldığın adamlarla hızlıca tamir edeceksin.Tekrar köprüyü kullanabilen memnun halka yüksek maliyetten bahsedip vergilerin nereye gittiğine vurgu yapacaksın.Zaten bir müddet sonra da duruma alışır ve artık şikayet etmez olurlar.Vezir bu planı beğenmiş beğenmesine de ama merak ettiği şeyi sormadan da edememiş:”Padişahım ya halkınız köprünün ger gece nasıl yıkıldığını sormaya kalkarsa? “
“Vallahi vezirim bu planını yıllardır uygulayan diğer ülke padişahlarına sordum; şimdiye kadar halktan merak edipte böyle bir soru soran daha çıkmamış!!! “
GÜNÜN SÖZÜ
“Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle telafiye çalışmalıyız… Çünkü tarihi hadiseler ve müşahedeler insanlar ve milletler arasında hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir.”
ATATÜRK
TEBESSÜM
Karadeniz köylerinden birinde bir iktidar adayı köyde konuşma yapmaktadır.
Öve öve partisini anlatmaktadır. En arkada da bi ihtiyar dede uslu uslu dinlemektedir. Dayanamaz sorar:
– Uşağum, sizin bu partililer içki içer mi?
– Haşa efenim, biz Müslümanız, haramdır asla içki içmeyiz.
– Peki bu partililer sigara içer mi?
– Olur mu öyle şey efenim, karşıyız sigaraya zaten yasa çıkardık.
– Peki kari kız alemi yapar misiniz?
– Haşa efenim olmaz öyle şey, zina günahtır, Müslümanız biz Elhamdülillah.
– Eee hiç masrafunuz yoktur, ne diye ha bu kadar çalaysinuz uşağum?