Küresel ısınma derken mini buzul çağına girdik te haberimiz mi yok sorusunu soruyorum kaç gündür kendime. Her gün hava durumuna bakıyoruz acaba yarın hava ısınacak mı diye, haftalardır içimizi ısıtacak bir güneşe hasret kaldık. Mart aynın sonlarına yaklaştık ama havalar bit türlü ısınmadı. Tüm Türkiye’de son yılların en soğuk mart ayı yaşanıyor. Yollar kapanıyor, okullar tatil ediliyor, sıcaklık değerleri yurt genelinde anormal bir şekilde çok düştü. Bu kış hepimizin hafızamıza kazınacak; gelecek nesillere aktaracağımız bir kış oldu. Antalya ve Adana’ya dahi kar yağdı. Peki bu anormal soğukların nedeni ne olabilir? Uzmanlara göre güneş patlamalarındaki düşüşün tüm dünyada sıcaklık değerlerini düşürdüğünü söylemekte. Küresel ısınma sonucu buzulların erimesinin kutup noktalarında buzul alanlarının daralmasının getireceği olumsuzlukları düşünürken buzulların oranında artış meydana geldi. Öyle soğuk bir mart ayı geçiriyoruz ki Antalya’dan Samsun’a yurdun dört bir yanında sıra dışı soğuklar yaşanıyor. İzmir’de en son 1940 yılında mart ayı sıcaklıkları 3,8 derece olarak ölçülmüştü bu yıl mart bitmeden şu ana kadar ki ortalamalar 4 derece.
Türkiye’de son 70 yılın en soğuk kışı ve mart ayı yaşanmakta. Hatta bazı şehirlerimizde son 94 yılın en soğuk ayı yaşanmakta Sivas’ta geçen hafta sıcaklıklar sıfırın altında 13 dereceyi gösterdi ki bu sıra dışı bir durum. Kar yağışları yer altı sularının artması, kuraklığın önlenmesi, baraj sularının dolması açısından çok önemli olsa da bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmekte. Bu soğuk kış günlerinde daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Elektrik enerjimizin %26’sını barajlardan sağladığımız düşünüldüğünde barajlardaki su yağışlarla dolacak ama diğer taraftan enerji üretmek için daha fazla suya ihtiyacımız olacak. Ama yağışların getirisi götürüsünden daha fazla olduğu için aslında çok fazla da şikâyet etmemek gerekir diye düşünüyorum. Küresel soğumayla buzulların da genişlediğini '2008'li yılları yakalamak üzereyiz. Buzullar büyüyor. 2008'de 15 milyon kilometrekareydi. Sonraki yıllarda buzullar küçüldü. Şimdi tekrar genişliyor. 14,7 milyon kilometrekareye çıktı. Daha da genişliyor.
Aslında devamlı olarak küresel ısınma ve etkilerinden bahsediyoruz atmosfere karbon salınımın artması daha fazla güneş ışığının bu gazlar tarafından tutulmasına neden olur ki? Bu durum hava sıcaklıklarının artmasını sağlar. Böylece 7’den 77’ye tüm insanlığı hatta sadece insanları değil hayvan ve bitkileri de etkileyecek bir süreç içerisine girmiş oluruz. Arada bu yıl olduğu gibi mini buzul çağlarının yaşanması buzulların genişlemesine, hayati öneme sahip su kaynaklarının artmasına neden olacağından olumlu etkileri daha fazla olacaktır. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim geçmişte petrol savaşları yaşanmaktaydı günümüzde de enerji kaynaklarının paylaşımı konusunda Suriye’de Irak’ta ve birçok ülkede emperyalist güçler tarafından iç karışıklıklar çıkarılmaktadır. Doğu Akdeniz’deki zengin doğal gaz yataklarına sahip olma mücadelesi burada kıyısı olmayan ülkelerin bile bu coğrafyada bulunmasının en büyük nedenidir. Günümüzde ve gelecekte de su savaşlarının yaşanacağı aşikârdır. Çünkü insanoğlu sanayi devrimi öncesine kadar petrol olmadan yaşadı.
Ama su hayattır. Su olmadan ne insanların ne devletlerin yaşaması mümkün değil. Onun için bu yıl yağışların ekstrem değerlere ulaşmasından çok şikâyet etmemeliyiz. Su kaynaklarını korumalı suyun önemini anlamalıyız gelecek nesillere yaşanacak bir dünya bırakmak için su kaynaklarını korumalıyız. Sonuç olarak her mevsimin ayrı bir güzelliği var. Baharı göreceğimiz günler uzak değil.