Zirve de olanların geride olanlara karşı prestij savaşlarını siyaset sahnesinde ne yazık ki artık kanıksamaya başlar olduk.Siyasetçi kelimesin,n daha net anlaşılmadığı yüzyılımızda;gördüğüm kadarıyla yeni gelenin eskiyi yok sayması,daha üst sınırlarda olanın bir alta tavır yapması..sanki orada ebediyen kalacakmış gibi önceki konumunu hemen unutması..
Birde koltuğa yapışıp sorumluluğun itibarı gölgede bırakma savaşına tanık olması..İşte en vahimi de bu.Siyaset yapmanın bile üslup ve şıklığını unuttuğumuz bu zamanda “işte nihayet “diyebileceğimiz bir görüntü yakalayabildik.
17 Aralık Hz. Mevlana’nın Şeb-i Arus törenlerinde Sare Davutoğlu Hanımefendinin uzun zamandır özlediğimiz ve büyük alimin dediği gibi” gel ne olursan ol yine de gel” çağrısına uygun bir şıklıkla CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlunu kalkıp selamlaşması, tokalaşması ve eşini de bu konuda uyarması sıradan değil özlenen bir davranıştı, olması gereken bir hareketti. Tebrik ederim. Bana göre günün en önemli olayıydı.
Makamlar, mevkiler gelip geçicidir,Eğer hakkı verilerek yapılmış,gönüller fetih edilmişse ölene kadar sizinle gider.Yeter ki kişi bir gün oradan ineceğini ve halkın arasına karışacağını unutmasın,bakacak yüz bırakabilsin.
Bir zamanlar çok zengin ve yaşlı bir adam varmış. Artık son günlerini yaşıyormuş. Ölümünün yaklaştığını anlayınca dünyadaki tek vârisi olan oğlunu yanına çağırmış ve şu vasiyette bulunmuş:
-Oğlum! Şu altın dolu iki çuvalı görüyorsun. Ben öldükten sonra bu iki çuvaldan biri senin olsun, diğerini ise dünyanın en ahmak adamını bulup ona ver!..
Adam bu vasiyeti yaptıktan kısa bir süre sonra ölmüş. Oğlu babasının ölümünden sonra ilk olarak hemen vasiyeti yerine getirmek istemiş. Sarı lira dolu çuvalı yanına alarak çıkmış yollara… Başlamış dünyanın en ahmak adamını aramaya. Rastladığı kişilere soruyormuş:
-Sen ahmak mısın, değil misin? diye. Böyle bir soruyla karşılaşan kimselerin hemen hepsi diklenerek;
-Ne demek istiyorsun sen? Ben aklı başında bir adamım, diyorlarmış… Tabii adam da altınları vereceği kimseyi bir türlü bulamıyormuş…
Adam, vasiyeti yerine getirebilmek için bu hâlde dolaşırken yolu bir düzlüğe çıkmış. Bakmış ortada kocaman bir darağacı. Üstünde ise resmi elbisesiyle beraber bir devlet adamı asılı duruyor. Orada bulunan birine sorduğunda idam edilen kimsenin hükümdarın veziri olduğunu öğrenmiş.
O arada adam, meydanın öbür tarafından büyük bir merasimle ve pürneşe gelmekte olan bir adamı görmüş. Bir de bakmış ki onun sırtındaki resmi elbise ile idam edilenin elbisesi aynı. Yanındakilere sormuş:
-Peki bu gelen adam kim? Karşısındaki adam cevap vermiş:
-Bu da yeni vezir.
“LÜTFEN ŞU ALTINLARI ALIN”
Adam bu cevabı alır almaz hemen yeni vezirin yanına yaklaşmış ve;
-Babamın bir vasiyeti var. Bana dedi ki; altın ile dolu olan bu çuvalı dünyanın en ahmak adamını bulup ona ver! Ben de şu anda bu çuvalı size vermeyi çok uygun buldum. Lütfen şunları alın, demiş…
Bunları dinleyen yeni vezirin neşeli yüzü birden gerilmiş ve hayretler içinde sormuş:
-Peki ama, dünyanın en ahmak adamı niçin ben oluyorum?
Adam, hemen cevabı yapıştırmış:
-Efendi! Senden önce, oturacağın makamdaki kişiyi kaldırıp darağacına çekmişler, sen ise kurbanlık koyun gibi aynı makama gidip oturacaksın. Büyük bir ihtimalle senin sonun da böyle olacak. Ben senin kadar bu akıbeti göremeyecek ahmak adamı nerede bulabilirim?
GÜNÜN SÖZÜ
Nezaket, ister iskarpin giysin ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.
Cenap Şehabeddin
TEBESSÜM
Bir avukat adam ve bir sarışın kadın uçakta yan yana oturuyorlarmış. Yolculuk uzun sürdüğünden avukat gecen zamanı eğlenceli kılmak için bir oyun düşünmüş ve kadına doğru eğilerek -“bir oyuna ne dersin?” diye sormuş. Kadın yorgun olduğundan avukatı kibarca reddetmiş ve uyumak için gözlerini kapamış. Ancak adam ısrarla kadına-“oyun çok kolay, ve eğlenceli. Sana bir soru soracağım. Cevabi bilemezsen bana $5 vereceksin, bilirsen ben sana. Ve sonra sen soracaksın.”Kadın yine kibarca reddetmiş ve uyumaya çalışmış. Adam, kadın sarışın olduğu için oyunu kolayca kazanacağını düşünerek ısrarlarını arttırmış. Eğer cevabi sen bilemezsen bana $5 verirsin, eğer ben bilemezsem sana $50 veririm” demiş. Kadın ısrarlara dayanamayarak bu yeni teklifi kabul etmiş. Adam ilk soruyu sormuş. -“Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır? Kadın tek söz söylemeden çantasından $5 çıkarıp adama uzatmış.-“Simdi sıra bende” diyerek sorusunu sormuş -“Tepeye üç ayakla tırmanıp dört ayakla aşağıya inen şey nedir?” Adam kadına şaşkın şaşkın baktıktan sonra laptop bilgisayarını çıkarmış kayıtlı bilgilerinden araştırmış, yok. Internetten araştırmış, yok. Email ile tüm arkadaşlarına sormuş, yok. Bir saat sonra adam yenilgiyi kabul ederek cevabi aramaktan vazgeçmiş ve cüzdanından $50 çıkarıp kadına uzatmış. Kadın kibarca parayı alıp çantasına koyduktan sonra uyumak için hazırlanırken, adam yenilmenin verdiği acıyla sormuş-“cevap ne?”. Kadın yine tek kelime etmeden çantasını açmış ve $5 çıkarıp adama uzatmış ve uyumaya devam etmiş.