“Daha önceleri de aynı şekilde dövüyordum bir şey olmuyordu, ama nedense bu sefer öldü!”
Bu sözlerin sahibi ne yazık ki aramızda benzerlerinden de binlercesi bulunan, engelli çocuğunun bakım parasını vermediği için eşini döverek öldüren bir insan müsveddesine ait..
“Kızlarını istedim vermediler. Bende intikam olsun diye küçük kızlarını boğarak ve yakarak öldürdüm ”diyen yaratıkta ne yazık ki yaşayarak oksijenimizi tüketmekte..
Öz çocuğuna cinsel istismarda bulunan,13 yaşındaki çocukla evlenen,hırsızlığı meslek edinen,varlığı toplum için sadece bir bela olan sözde insanların varlığı da azımsanmayacak kadar çoğunlukta..
“ Nüfusumuz azalıyor , üç çocuk olsun, üçte yetmez beş tane” diye demeçler verilirken, bu artışın ibresinin yönünün, niteliksiz insanların varlığı ve nüfus artışlarımı daha önemli olmakta,yoksa yetişmiş nitelikli insanların varlığımı?Eğitimli ve çalışan nüfusun çok çocuk yapma şanslarının imkansızlıklar yüzünden az olduğu ülkemizde çoğunluğun neye göre kriter alınmasının gerektiği üzerinde uzun uzun konuşmak gerekmektedir.
Uzun zamandır eğitimde on iki yıl süresi konuşulmakta..Yalnız alt yapı çalışmaları tamamlanmadan 8 yıllık eğitime geçilmesinin facialarını öğrenciler ve veliler olarak hep beraber yaşıyoruz.Şimdi de ısrarla on iki yıla çıkarsa bu süre içi boş,dışı boş kendi boş insan sürüsüne hazırlıklı olalım derim..
Lise ikiye gelmiş bir öğrenci halen Türkiye nin kaç bölgesi var” diye sorulduğunda” 4 “diye cevap veriyorsa ,derdini anlatacak bir dilekçe yazmaktan aciz ise,o yaşına kadar kitap okuma ve okuduklarını anlatma becerisini kazanamamışsa sekizmiş on ikiymiş eğitim süresinin hiç mi hiçbir anlamı olmaz..
Zorunlu eğitim anlayışı, farklı ülkelerde farklı sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlere bağlı olarak gelişmiştir
Genel olarak, eğitimin zorunlu hale getirilmesinde, fakir ve işçi sınıfı ailelerde düşük okuma yazma oranlarının yükseltilmesi, artan suç oranlarını düşürülmesi, toplumsal barış ve birliğin artırılması, çocuk işçiliğinin ve beraberinde ortaya çıkan ucuz işgücü sorununun çözülmesi, bireylerde vatandaşlık bilincini artırarak ortak bir ulus devlet anlayışının geliştirilmesi gibi farklı gerekçelerin ön plana çıkmıştır.
Birde dönüp kendimize ve eğitim kalitemize bakalım..Süreyi sonra konuşsak ta olur..
GÜNÜN SÖZÜ
Ahlâk; insan nefsinde yerleşen öyle bir melekedir ki fiiller, hiçbir fikri zorlama olmaksızın, düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylık ve rahatlıkla ortaya çıkar.
İmam-ı Gazali
TEBESSÜM
Köyden gelen 3 cahil köylü şehirle ilgili hiçbir bilgiye sahip değildir. Yaptıkları herşeyi korkarak yaparlar. Ve bunlar karınlarını doyurmak için markete girerler. Muz görürler tabi ne olduğunu bilmiyorlar. Alalım bari demiş içlerinden biri. Neyse trene binmişler. Hepsi muzun tadını merak ediyor ama yemeyede korkuyorlar. Biri gönüllü oluyor muzu yemeye.
-Arkadaşlar bana bişi olursa siz yemezsiniz. Muzu yemeye başlıyor ve tren o sırada tünele giriyor. Tabi her yer karanlık. Muzu yiyen bağırıyor.
-Arkadaşlar sakın yemeyin, ben kör oldum.