Cemal Süreyya” 99 YÜZ’ adlı esrin de Nazlı Hanım için “Antikominizmin Ajda Pekkan’ı” demiş.
Her dönemde boy gösteren,gelen her siyasi partiyle hemen fikirdaş olan,ilgisi olsun olmasın her konuda konuşmayı kendine görev bilen ve yaptırdığı başarısız estetik operasyonlarla boy gösteren bir fenomenimizdir.
Gün geliyor hakkında atıp tuttuğu ama ölümünden sonra da sanki kırk yıllık ahbabıymış gibi Mumcu için “çok şeker bir insandı” diyor.
Gün geliyor, her devir konjektüre gibi gibi konuşmalar yaparak hiç bir zaman devreden çıkmıyor. Rotasını doğru yöne çeviriyor.
Hem nalına hem de mıhına göre davranmasını iyi biliyor.
Mağdurları oynayıp hiç bir zaman işsiz kalmıyor.
Her ortama eklenip çevresini etkileyerek o konu hakkında sanki tek bilgi sahibiymiş gibi hareket etmekten zevk alıyor.
Yahudi okullarında okuyup yetişen, yıllar önce “Ya Refah Partisi iktidara gelirse,ya şeriat gelirse bizim gibilerin hali ne olacak?”diye çığlıklar atan bu hanımefendi, sonra bu partiden milletvekili seçilerek hocanın sağ kolu görüntüsü vermekten geri durmuyor.
Merve Kavakçı olayında meclise beraber gelerek halkın gözü önünde önce hamisiymiş gibi davranıp, kamera arkasında da Merve Hanımın yemin etmesini engelleyerek aslında nasıl da bir kişiliği olduğunu açıkça gösteriyor.
Son günlerde kendisini şimdilerde mağduru oynayan Gülen Cemaatinin sözcüsü ve avukatı olarak görmekteyiz.
Yakında cemaatin bir üyesiyim derse şaşırmayalım çünkü olur mu olur.Ha eğer cemaat kendisini toparlayamaz ,iktidarla savaşını kaybetmeye,gözden ve gönülden düşmeye başlarsa da yapacağı söylemleri ben size tahmin edeyim.”Ben aslında onların niyetlerini biliyordum,onlar da paralelci,aslında çokta iyi değillerdi,ben zaten inecektim……”
Nazlı Hanımı aslında takdir etmemek de haksızlık olur.Her döneme uyum sağlamak ,her konu hakkında bilgiçlik taslamak ve hep gündemde kalmak, hiç de kolay olmasa gerek.
Hilal Kaplan, Halime Kökçe, Fadime Özkan, Elif Çakır, Özlem Albayrak, Nihal Bengisu Karaca ve daha bilumum sosyal medyatik kadın yazarlarımız var.
Hepsinin de ortak özelliği,iktidar yanlısı olup,bu konuda takım tutma derecesinde fanatikleşen ve yarını düşünmeden karbediyem yaşayıp, yağcığı iyice sapıtarak saçmalamaya giden zavallılıar..
Halbuki bu iktidarlarda diğerleri gibi kalıcı değil.Bu gün varsa yarın yok.Bu yüzden akıllı bir gazeteci ,taraftarlığı bile abartmadan, yavaş yavaş inişe geçenin yanından uzaklaşmasını bilmeli.Sonuçta açıkta kalmakta var Allah korusun!
Bu konuda Nazlı ablamız en güzel örnek.Her zaman güçlünün ve yükselenin yanında olup,inişe geçenin yanından ayrılıp başka denizlere yelken açmasını bilen,her dönemim Nazlısı..
Bizim ilimiz de de bu işi çok iyi yapan arkadaşlarımız var mesela.Güçlü olanın her zaman yanında,kalemini sadece iktidar için oynatan,yağcılıkta ölçü tanımayan,eleştirilmesi gerektiğinde de üç maymunu oynayan ve sonrasını düşünmeyen bedbahtlar..
Bakın,Nazlı ablasının yolundan giden, yıldızı sürekli parlayan Yiğit Bulut’a.Nereden nerelere geldi.Önceleri yerden yere vurduğu, demediğini bırakmadığı Sayın cumhurbaşkanımıza şimdilerde baş danışman oldu.Yarın bir gün bir iniş yaşanmaya başlanırsa ilk söyleyeceği açıklamaları da belli:”Benim ilk başta da söylediğim gibi….”
Batan gemiyi önce fareler terk eder sözü sizleri ürkütmesin..Ayıbı yok bunun..Sadece oyunu iyi oynamasını iyi bilenlerin dünyasında yaşıyoruz.
Nazlı ablanız,Yiğit abiniz idolünüz olsun…
GÜNÜN SÖZÜ
ÇOBANLA BİLE SOHBET ET.HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORSA, SENDEN İYİ KOYUN GÜTMESİNİ BİLİYORDUR..
Yakışıklı genç bir adam ve yaşlı bir Yahudi ile uzun bir tren yolculuğunda, aynı kompartımanı paylaşırlar. İhtiyar biner binmez, genç adam saati sorar, ancak yanıt alamaz. Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar. Ertesi sabah, varış istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar
– “Simdi saat 8.30 oldu!” der. Genç, şaşkınlıkla :
-”Niye ancak simdi cevap verdiniz ki?” diye sorar.
– “Bakınız, genç adam: Size dün aksam saati söylemiş olsaydım, sohbete başlayacaktık. Bana muhtemelen, benim de gittiğim kente yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz. Ben de iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim. Orada kızım ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için onu kesinlikle beğenecektiniz. Eh, siz de çirkin sayılmazsınız, o da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki bu iş evliliğe kadar gidecekti. Ben de düşündüm:”Saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var?!?”