DİLİN KEMİĞİ
PAHALILIKTA DA BİR NUMARA!
Her dönemin kendine ait fırsatçıları mutlaka olmuştur. Batan geminin mallarına çöken, felaketi fırsata çeviren, insanların mağduriyetinden faydalanan, haksız kazancı haktan sayan… bu dönemde de kendilerini gösteriyorlar.Dün ne olduğu iyi bilinen,geçmişi koca bir boşluk olan ama şimdilerde zengin sınıflarda yer alan fırıldaklar geçim derdinde olan insanların kanını nasıl emeriz onun hesaplarını yapmaktalar.Bunlar kendilerine uyanık,işini bilmek gibi sıfatlarla adlandırırken, vicdanını henüz kaybetmemiş normal insanların arasında bunların sıfatlarından en masumu çakal ile başlar!...ile devam eder.
Geçmiş zamanlarında fırıldaklarının sonları kitaplara,filmlere dahi konu olmuştur.Pek çoğunun malları ile birlikte akıbetleri hiçte iyi sonuçlanmamıştır.Tarih zamane çakallarının nasıl yok olup gittiğini,adlarının sanlarının silindiğini,mallarının heba olduğunu anlatan ibretlik hikayelerle doludur.
Bir zamanlar güzelliğiyle,tarihi dokusuyla,kendine has temek kültürü ile anılan Gaziantep son zamanlarda artık sadece aşırı artan fiyatlarla,pahalılıkla anılıp söylenir olmaya başladı.Öyle ki son dönemlerde en pahalı on şehir arasında yerini aldı.Kısa bir süre öncesine kadar ” buraya gelen memur ağlayarak gelir, ağlayarak gider “diye böbürlenmeler yerini “gelen bir pişman, gidemeyen bin pişmana” dönüşmeye başladı.
Nasıl pişman olunmasın ki?
Ev kiraları abartılı pahalı.Mal sahipleri doyumsuz.Konut satın almak her geçen gün daha bir hayal olmaya başladı.Yüzüne bile bakılmayacak ikinci ev fiyatları sıfırlarla yarışır durumda.Giyim,gıda,yeme içme sektörlerinin durumu daha da kötü.Ücretler artık İstanbul ile yarışıyor durumda..
Öğrencilerin de korkulu rüyası!
Barınma sorunu,yurt yetersizliği, pahalı beslenme,üniversite sayısı yetersizliği derken eski cazibesini hızla kaybetmeye başlayan bir şehir eğitim alanında da kayıp sinyalleri veriyor demektir
Ama bu kadar fahiş fiyat artışlarının yanında madalyonun birde diğer tarafı var. Memurun bile artık gücünü aşan kiralar yüzünden apartman dairesinden gecekondulara yönelmeye başladığı bu sıkıntılı dönemde öyle laylaylom bir kesim var ki bunların gelir durumlarının kaynaklarını sormak,araştırmak lazım. Lüks konutların çoğunluğu neredeyse günlük artan fiyatlarına rağmen daha temeldeyken satılıp bitiyor.Lüks araçların yeni modelleri yok satıp,sıraya girilip aylarca bekleniliyor.Çokça şikayet edilen yüksek fiyatlara rağmen kafeler,restorantlar dolup taşıyor.Günlük artan benzin zamları büyük depolu araçları etkilemiyor.Sıkıntı insanların paralarını nasıl ne nerede harcadıkları değil, Avrupa da olduğu gibi ”nereden buldun? nasıl kazandın?araştırmasıyla gerçeklere ulaşıp legal,illegal kazançları ayrıştırarak,halkı daha fazla kışkırtmalarına engel olabilmek.
Bölgemizde meydana gelen deprem felaketi sonrası genel bir ekonomik sıkıntıda en zengininden küçüğüne kadar herkesler küçülmeye,ekonomik davranmaya giderken bir yandan fiyatlarında yükselmesine, fırsatçıların iştahlarının kabarmasına neden olan bu azınlıklar kimler?
GÜNÜN SÖZÜ
Emek ve zeka oImayan iş, heIaI oImaz.
F.R. HavergaI
TEBESSÜM
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
- "Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"
- "Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım. Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum. Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı..."