RIDVAN BAŞKAN

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
RIDVAN BAŞKAN
13-01-2019

Kişiye özel  köşemde övgü, methiye yazmaktan hiç hoşlanmam. Yazdıklarım ise çok nadirdir ki oda yazmaya değer,vatana millete faydalı bir  başarıya imza atılmışsa.Genel de eleştiri odaklı yazmayı severim ki,  oda belki  bir takım yanlışları düzeltmeye bir faydamız olsun amacıyladır. Zaten ortalıktaki  paralı şakşakçılar hak etmeyene fazlasıyla methiyeleri dizdiriyorlar.

Ama bazı insanlar vardır ki siz ne kadar yazmam deseniz de zorla yazdırırlar, kalem oynattırırlar size. Buna neden olan iksir de; kişideki saygıdır, mütevaziliktir,sadeliktir,hoş görüdür. Çünkü sayıları  son zamanlarda artık gitgide azalmaya başlamıştır.Onlar  akıllıdırlar ve sonunda dönüp dolaşacağı yerini,kürkçü dükkanını iyi bilir.En önemlisi de kendini bilir,edebini bilir,haddini bilir.

İki dönem yaptığı belediye başkanlığı görevinde,kişilerle polemiğe girmekten kaçınan, kendisi hakkında yapılan sert eleştirileri dahi olgunlukla karşılayan, kavga edene elini uzatan,telefonunuzun her an ucunda bulabileceğiniz mütevaziliği ve beyefendiliği ile sevilen bir başkan profili çizen sayın Rıdvan Fadıloğlu başkanımız, çalışan gazeteciler günündeki nezaketiyle  farklılığını göstermeyi yine başarmıştır.Kendilerini ve çalışma arkadaşlarını yürekten alkışlıyoruz.

Bazılarının   en az kendileri kadar etraflarındaki ekiplerinden bile kibir akarken,padişah gibi ulaşılmaz zırhıyla dolaşıyorken,  Rıdvan başkanımızın kendisi  gibi mütevazi çalışma arkadaşlarının katkılarını da söylemeden geçmeyelim.

Partisi,mevkisi,yetkisi ne olursa olsun elde ettiklerinin büyüsüyle  kişinin kendini kaybetmemesi tamamen bir hazım işidir..
Seçim kazanabilmek  sıradandır,basittir,her kişinin işidir.

Ama  kalpleri,gönülleri  kazanabilmek çok zordur. “Er” kişinin işidir

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvvetli olduğu vakit adaletle hareket edendir.
Abdülmelik bin Mervan

TEBESSÜM

Kral biri, çok önemli bir konuşma yapacakmış. Halk şehir meydanında toplanmış. Kral kürsüye çıkmış, mikrofon başına gelmiş, tam ağzını açacakken bir ses duyulmuş: 
- Hapşuuu!.. 
Kral sormuş: 
- Kim hapşırdı? 
Cevap alamayınca, muhafız kıtasına emir vermiş: 
- Ön sırayı kurşuna dizin!.. 
Ön sıradakiler yaylım ateşine tutulmuşlar. Kral yine sormuş: 
- Kim hapşırdı? 
Yine cevap yok. Yine yaylım ateş. Bir süre bu böyle devam etmiş. İlk on beş sıradakilerin hepsi ölmüş. Aynı soruyu on altıncı sıradakilere sorunca; çelimsiz bir adam yerinden kalkıp, boynunu bükmüş: 
- Ben hapşırdım sayın kralım!.. 
Kral korkudan tir tir titreyen adama bakmış; aradığını bulmanın rahatlığı içinde bağırmış: 
- Çok yaşa!..
**
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
- "Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"
- "Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım. Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum. Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı..."



ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?