“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diye dua etmiş, büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy!
Kendimizi bildik bileli her duyduğumuzda bizi heyecanlandıran, milli duygularımızı şahlandıran,her dizesinde bir başka anlamın saklı olduğu bu muhteşem marşımız, son zamanlarda hiç olmayacağı kadar saldırılara hakaretlere maruz kalmaya başladı.
Milli olan ne varsa eleştirmekten geri kalmayan HDP Başkanı Demirtaş’ta pek bir rahatsızlarmış milli marşımızdan. Her dizesi bir ayrı dokunur oluyormuş beyefendi ve yandaşlarına. Bu kutsal marşı söylemeye,saygı göstermeye ne mecburiyetleri varmış! Doğrudur; o marş öyle bir zamanda,öyle bir coşkuyla yazılmıştır ki,onu anlamayanın hissetmeyenin yüreğini de dağlamaz, ağzına da yakışmaz. İstiklal Marşımız Taceddin Dergahında yazılırken, Polatlı yakınlarında Yunanlı’nın top sesleri duyulmaktadır. Buna rağmen onun hiç bir mısrasında hatta kelimesinde tereddüt ve endişeye rastlanmaz. Zafere dopdolu bir iman gözlenir. Asla sıradan bir şiir değildir. Ama nedense mücadeleler sonucu, binlerce canlar verilerek elde edilen Cumuriyet’in kendilerine ikramı olan meclisin deri koltuklarında oturmaktan ve milletin vergileri ile ödenen maaşlarını almaktan hiçte rahatsızlık duyup,gocunmuyorlar Demirtaş ve sinsilesi...
Hadsizleri, saygısızları bir bir saymaya ne sabrımız ne de tahammülümüz yok.Hele de acı üzerine acı yaşadığımız,yüreklerimizin dağlandığı böyle bir dönemde.Görünen odur ki,biz gafiller,bu yıl her zamankinden daha fazla bilinçli olarak bayrağımıza ve ona yakışır İstiklal Marşımıza sahip çıkmalıyız.
Toplumların dokusunu oluşturan dil, tarih, 'kültür, yurt, bayrak ve amaç birliği gibi öğelerdir. İnsanların böyle ortak değerlere sahip olmaları, onları bu kavram ve olgular etrafında birleştirir, böylece toplum olma niteliğine ulaştırılır. Bu değerler, toplumları anlamsız kalabalıklar olmaktan kurtararak toplum olabilme bilincine yükseltmektedir.
İstiklâl Marşımız da, bu ortak değerlerimiz den biridir. O da bizim birlikteliğimize anlam ve önem katan ulusal duygu birliğinin simgesini oluşturmaktadır. İstiklâl Marşı, bir anlamda toplumumuzun özgürlük ve ulusal egemenlik türküsüdür. Milletimizin ortak bir yürek atımıdır.
İnsanlar ve toplumlar, ne kadar çağdaşlaşırsa çağdaşlaşsın, ne 'kadar evrenselleşirse evrenselleşsin, ulusal bilinçleri, inançları olmalıdır ve vardır.
İstiklâl Marşımız, milletimizin zor günlerinde yüksek bir moral kaynağı olmuştur, olmaktadır. O, ulusal kurtuluşumuzun kutsal bir destanı olarak kabul edilmektedir.
Ulusal Marşımızı milletçe hep bir ağızdan haykırdıkça, millî birliğimiz pekişmektedir. O'na duyulan saygı, milletimize ve devletimize duyulan saygıdır. O'nun bir ağızdan söylenişi, egemenliğimizin birlikte haykırılmasıdır. Yüreklerimizde uyandırdığı heyecan, ulusal bilincimizin ve inancımızın ta kendisidir.Şairimizin Türk halkına seslendiği gibi;
Yurdumuza alçakları uğratmayalım.
Bastımız yerleri toprak diyerek geçmeyip, tanıyalım.
Vermeyelim, dünyaları alsak ta bu cennet vatanı.
Biliyoruz ki içte ve dışta etrafımızı çevrelemiş düşmanlarımıza karşı;
Doğacaktır vaad ettiği günler Hakkın
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın!
GÜNÜN SÖZÜ
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekli olana.
M.AKİF ERSOY
TEBESSÜM
Mehmet Akif Ersoy'un asıl mesleği veterinerliktir. Bir toplantıda Mehmet Akif'i küçük düşürmek isteyen bir zat, yanına gelip sormuş;
- Siz baytardınız değil mi?
Mehmet Akif hiç bozuntuya vermemiş.
- Evet, bir rahatsızlığınız mı vardı?