Bırakın,İstanbul,Ankara yada her neyse düzmece sözleşmelerini,bunlar üzerinden kavgalar etmeyi; öncelikle bu dünyadaki diğer yarınız olan ananız,bacınız,sevdiğiniz,arkadaşınız olan kadının varlığını kabul edin.Ne kadından üstünsünüz ne de daha aşağı.Eşitsiniz kendi sınırlarınızdan sapmadıkça.
Kadını önce tanıyın,sevin,saygı duyun.Karşınıza değil,yanınızda omuz omuza olun.Bir adım yaklaşıp, bin adım geri dönüşüm alın. Değer verin, ömür alın.Üzerinden siyaset değil beraberce siyaset yapın.Keçi sakallıların,ya da hoca sakallıların değil,tüm dinin,vicdanın,ahlakın emrettiği şekilde haklarını verin.
Başarılarından korkmayın,ürkmeyin aksine yararlanıp üstün aklın pratik zekanın keyfini yaşayın.
Kadın düşmanı yine kadınların ahmaklıklarını,boş sözlerini değil,başarmış,ödüllendirilmiş zeki kadınların söylemlerini muhatap alın.
Sadece insan gibi davranıp, karşılığında sizde insan muamelesi görün.
Eğer kadın yaratılmamış olsaydı, en güzel şiirler nasıl ve kimler için yazılırdı? Diyor şair…
Şiddet gören, öldürülen,taciz edilen,hor görülen,itelenen kadınların aksine şiirlerdeki kadınlar ne kadar da özeldir.
Sevgilidir,sevilendir.
Özlenen, beklenen,hasreti çekilen,nazı acısı lütuf görülendir.
Saçının tellerine methiyeler yazılır.
Yumuk elleri öpülmek için arzulanır.
Her gün öldüren,hayatta kalma mücadelesi veren kadın haberleri duymak yerine başarıları ile gündeme gelen,dünyaya imza atan kadınlarımızın haberleri süslesin istiyoruz hayatımızı..
Dünyanın çirkin,acımasız gerçeğinde her saniye şiddet gören, ötekileştirilen değil, şairlerin şiirlerindeki kadın olmak, o dizelerde yaşamak vardır. Şiirlerdeki kadınlara, sevgiliye şiddet,eziyet asla yoktur.Hasret vardır,bekleyiş vardır.Gidene sessizce yürekten gelen ağıtlar vardır.
Orhan Veli başkası ile evlenen sevdiği için;
Birincisi o incecik, o dal gibi kız.
Şimdi galiba bir tüccar karısı.Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir?.
Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? ilk göz ağrısı... diye ağıtlar yakar.
Cahit Sıtkı’nın kadını ise dünyalara değerdir;
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana.
Ağladığım yer penceresi midir? diye hasretini haykırır.Ahmet Arif sevdiği kadın için, hasretinden prangalar eskitir.
Cemal Süreyya kutsadığı kadını en güzel diliyle;
Bir kadını ortadan ikiye böl…
Yarısı annedir, Yarısı çocuk,
Yarısı sevgili Yarısı aşk...diye ne de güzel anlatır..
Nazım’ın gözünde kutsanan kadın ise dizelerin her zaman sultanıdır;
Kimi der ki kadın Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın Yeşil bir harman yerinde Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, Hayat arkadaşımdır.
Dünya zindanındaki eli zincirli,gözleri yaşlı,her dönem hak arayışı için çırpınan kadınlardan değil,şiirlerin özgür ve sevilen,değer gören,kutsanan kadınlarından olmak dileğiyle…..
GÜNÜN SÖZÜ
Devlete eleştiriler onaylanmayabilir ama gereklidir. Vücuttaki “acı” ile aynı fonksiyona sahiptir. Sağlıksız bir duruma dikkat çeker. Winston Churchill
TEBESSÜM
Adamın biri ölüp cennetin kapısına gelir. Cennetin baş meleği durdurur onu. - Seni içeri almadan önce sorularıma cevap vermelisin? Hayatın boyunca tam anlamıyla iyi bir iş yaptın mı? Adamcağız uzun, uzun düşünür, hafızasını zorlar, ama ne yazık ki yaptığı iyi bir şeyi hatırlayamaz. Melek tekrar sorar. -Peki, hiç cesaret gerektiren bir şey yaptın mı, hayatında? Adam hemen atılır:
-Yaptım, tabii! -Anlat bakalım, neymiş bu cesur iş? Adam anlatmaya başlar: -Ben futbol hakemiydim. İstanbul’da bir iki büyük takım arasında bir maç yönetiyordum. Maçın son dakikasında ev sahibi takım aleyhine penaltı çaldım. -Vay canına, gerçekten cesurmuşsun sen, hadi geç bakalım! Cennetin kapıları açılır. Bizim hakem tam geçecekken, melek merak eder: -Ne zaman olmuştu bu maç? -Aşağı yukarı üç dakika oluyor