SON AĞAÇ KESLİRSE SON NEFES VERİLİR

Fatih Gözüaçık
Fatih Gözüaçık
SON AĞAÇ KESLİRSE SON NEFES VERİLİR
25-05-2021

Günümüzde Dünya nüfusu, artış hızı son yıllarda yavaşlasa da sürekli artmaktadır. Mevcut kaynaklar ise artan nüfusa paralel bir seyir izlememekte ve azalmaktadır. Ülkeler için en önemli kaynaklardan biri arazi varlığıdır. Bu durum araziden en verimli şekilde ve çevreye zarar vermeden yararlanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bir bölgede arazinin jeolojik, jeomorfolojik, bitki örtüsü, su kaynakları, toprak gibi özelliklerinin dikkate alınarak kullanılmasına gerekmektedir. Arazi özelliklerinin göz ardı edilerek bilinçsiz ve aşırı kullanımı sonucu, çevrede telafisi mümkün olmayan kayıplar yaşanabilmektedir. Peki arazi kullanımında ülkemiz ne durumda biraz göz atmaya ne dersiniz?
       Türkiye’de arazi kullanımında yukarıda bahsettiğim durumlar dikkate alınıyor mu? Bu soruya tamamen dikkate alınıyor diye cevap vermek isterdim ama maalesef. Ülkemizde arazi kullanımında çevreci ve sürdürülebilir politikalar tam anlamıyla hayata geçirilemiyor. Ormanların tahrip edilerek tarım arazisine dönüştürülmesi, arazinin jeolojik yapısı düşünülmeden fay hatları üzerine konutlar inşa edilmesi, yine artan nüfusun barınma ihtiyacını karşılamak için tarım alanlarının yerleşime açılması, bazı sanayi tesislerinin şehir içinde kalması, göl, akarsu, denizlere fabrika atıklarının bırakılması, şehirlerdeki çarpık yapılaşmalar, otlak ve meraların aşırı kullanımı ülkemizde yanlış arazi kullanımına bazı örneklerdir. Özellikle Bursa ovası, Çukurova, Gediz ovası gibi tarım amaçlı kullanılması gereken ovalarımız son yıllarda yerleşmeye açılması bu alanlarda toprak kayıplarının yaşanmasına ve tarımsal verimin düşmesine neden olmuştur. Orman tahribi ya da yanlış tarım uygulamaları gibi nedenler erozyonu hızlandırarak toprak, su ve bitki arasındaki dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Örneğin Türkiye'nin eğimli alanlarında yanlış arazi kullanımı sonucu orman ve mera alanları tahrip edilerek toprakta bozulmalar meydana gelmektedir. Nüfusta yaşanan hızlı artış, gelişen sanayi faaliyetleri, toprağın bilinçsiz kullanımı gibi nedenler ülkemizde tarım arazilerinin giderek azalmasına neden olmaktadır. Bunların yanı sıra meydana gelen erozyon toprağın verimini düşürmektedir. Türkiye’de uygulanan yanlış politikalar ve iklimsel değişiklikler nedeniyle kuraklık ve çölleşme hızı maalesef artmaktadır. Erozyonla mücadele ülkemiz açısından hayati önem taşımaktadır. Verimliliği en yüksek toprak varlığımız hızla yok olmaktadır. Ülkemizde tarım arazilerinin %59’u, orman alanlarının %54’ü, meraların ise %64’ü erozyon riski altındadır. Erozyon ve hızlı nüfus artışının kişi başına düşen tarım alanı miktarını 50 sene içinde yarı yarıya azaltacağını göstermektedir. Bu durum zaten tarımda kendi kendine yetemeyen ülkeler ligine düşen ülkemiz için ne kadar kötü bir durum siz düşünün. Bu nedenle erozyon hızını azaltacak çeşitli çalışmalarının ivedilikle yapılması şarttır. Bunlardan en önemlisi ağaçlandırma faaliyetleridir. Dünya’da yaklaşık 8 milyar olan nüfus karaların sadece %1’lik kısmında yaşamaktadır. Ülkemizde de nüfus ne kadar artsa da insanların yaşaması için gerekli arazi çok fazla. Bu nedenle ormanları ekonomik çıkar amaçlı tahrip etmemek bizim asli görevimiz. Ormanlar bizim akciğerlerimiz.
Dere kenarlarına yerleştik sel oldu
Fay hatları üzerine binalar inşa ettik depremde binlerce canımız gitti
Ormanları tahrip ettik burada yaşayan canlı türleri yok oldu
Sanayileşmeye bağlı fosil yakıt kullanımını artırdık hava kirliliği hat safhalara ulaştı
Bataklık alanları kurutup tarım arazisine dönüştürdük orda ki canlı türleri yok oldu

Büyük ozan Aşık Veysel ne güzel söylemiş;
Karnın yardım kazma ile bel ile
Yüzün yırttım tırnak ile el ile
Yine beni karşıladı gül ile
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes te gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi…

Toprağı koruyalım ağaçları kesmeyelim unutmayalım son ağaç kesilirse son nefes verilir.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?