Sülün Osman'ı tanır mısınız?

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
Sülün Osman'ı tanır mısınız?
19-09-2015

Mecliste dört bakan hakkındaki iddiaları ve savunmalarını izliyorum.İzliyorum dediysem lafın gelişi.Bir tarafta rüşvet yolsuzluk iddiaları ve ortada dönen korkunç rakamlar,diğer taraftan da iki kuruşa yaşamaya çalışan vatandaş.Tarifsiz bir ruh halindeyim anlayacağınız. 

Sonuç ne olursa olsun, böylesine çirkin bir iddianın muhatabı bile olmak insanda utanma duygusu yaşatmalıdır diye düşünüyorum.Sonuçta ise çıkıp konuşmak yerine onurluca istifa edilmeli ve yargıdan aklanmayı talep etmelidirler.

Bu olay bana nedense dolandırıcılığıyla ünlü Sülün Osman lakaplı Osman Ziya Sülünün, cezaevinde ‘Alın teri ile Yaşamak’ konulu konferans vermesini hatırlattı.

“Sülün Osman” olarak anılan ünlü dolandırıcı, 1923 İstanbul doğumludur. Adını 1950 ve 60’lı yıllardaki dolandırıcılık işleriyle duyurmuştur. Beyoğlu’nda sokakta yürüyen tramvayı, Galata Kulesi’ni, Eminönü meydanındaki saati, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara ‘satarak’ ya da ‘kiraya vererek’ efsane haline gelmiştir.

Galata Köprüsü’nü satmak üzereyken yakalanmıştır.

Dolandırıcılık hikayelerinden biri şu şekildedir:
Sülün Osman adamlarıyla birlikte Dolmabahçe sarayındaki saatin önüne gider, gözüne saf ama cebinde para olan bir vatandaşı kestirir, onun göreceği bir yerde dururmuş. Kendi adamları planlanmış bir şekilde gelirler ve Dolmabahçe Saatine bakarak saatlerini ayarlarlar, sonra da Osman’a da yönelir ve saat ayarlama parasını ödeyip, giderlermiş. Bu kârlı iş, kendini uyanık zanneden ve kısa yoldan zengin olmanın sihrini bulduğunu sanan vatandaşın dikkatini çeker, kısa bir hoş-beşten sonra Sülün Osman Dolmabahçe Meydanı’ndaki saati bu vatandaşa, satarmış.

Söylentiye göre mesleğin inceliklerini Kumkapılı bir Rum’dan öğrenmiştir. Ancak kendisi sıradan bir üç kâğıtçı olmadığını, sadece kendisini dolandırmak isteyenlere karşı hareket ettiğini şu sözleriyle anlatmıştır;

“Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. 
On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız ve dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın… 
Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri. Ben de kayboluyorum ortalıktan. 
Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. 
Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım.”

Hiç değilse Sülün Osman racon olarak masumları değil, yine kendisi gibi sahtekarları dolandırıyormuş.

GÜNÜN SÖZÜ
Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.

Ayet-i Kerim

TEBESSÜM

Adamın biri kafeye oturmuş 1 kola söylemiş. Kara kara düşünmeye başlamış. Kapıda baba yiğit bir adam gelmiş masasına oturmuş.Saygısızca kolasını içmiş ve sormuş:
-Hayırdır birader ne düşünüyorsun.
-Ben ne bahtsızım, demiş. Sabah karımla tartıştım, karım beni boşadı. İşe geç kaldım,
patron işten kovdu. İşten çıktım yolda araba çarptı. Kendimi öldüreyim dedim ,tabanca
tutukluk yaptı. Asmaya karar verdim, ip koptu. Doğal gazla öleyim dedim, faturayı ödememişim. Fare zehri alıp geldim kolaya koydum onu da sen içtin ooff offf :))

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?