Olacak olacak olacak o kadar!
Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil…
Dinlesem yalanları ruhum yapma diyor..
Cüzdanları ahlak ölçüsü olmuşları neyleyim!!!!
Biz demedik,üstad diyorki;
Yüce mevkiler elde etsen bile yine de kaybetmek korkusundan can çekişirsin. Mevlana Celaleddin-i Rumi
Bilgisizlerin geçtikleri mevkiye yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz.” Mevlana Celaleddin-i Rumi
Makam ve altın hayali gerçeği göstermez. Mevlana Celaleddin-i Rumi
Gönlüne belalar geldikçe gülerek karşıla. Şükrü ve sabrı öğreniyorsun korkma Rıza makamı yakın sana. Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mala mevkiye aşık olan gönül ya bu toprağa zebundur ya kara suya! Mevlana Celaleddin-i Rumi
Bugünde böyle gidelim…
Bir zamanlar Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı..
Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator'un karşısına çıkardılar. Hırsız İmparator'u görünce ona şöyle dedi;
"Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affedersiniz size paha biçilemez bir armağanım olacak.."
İmparator dudak büker;
"Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve;
"Bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz.."
İmparator kahkaha atarak;
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni.." dedi.
Yoksul adam;
"Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım..
Bu tohumu ancak, ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz.."
İmparator irkildi, suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle;
"Ben imparator'um bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim." dedi..
Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telâşe içersinde İmparator'a dönüp itiraz etti.
"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu haznedar başı eksin.."
Haznedar başı da hemen bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti.
Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar..
Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde başbakana, haznedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve;
"Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim." dedi.
Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için attı.
Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi..
Sonra da gülerek;
"Bas git buradan be adam, bugünlük bu ders hepimize yeter." dedi..
Ortalığın toz duman olduğu şu günlerde tohumu ekecek temiz kimse var mı dersiniz??
Baş köşeyi kim aldı, kime verdin?
Bir bardak soğuk su gibidir onlar
Ellerinin uzandığı her masada taş gibi bir çay.
Bizim içtiğimiz çay da çaydır.
Çarpık dudaklı, ezik gözlü allı mavili çaylar
Şehirlerden çok güneş vardır o çaylarda
O çaylar dağları bin parça eder getirir.
Yaşamayı çağıl çağıl getirir.
Atilla İlhan
**
Değil kardeşim, dal yeşil değil, gök mavi değil,
Bilsen! Ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde!
Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?
Sanmam! Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil;
Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;
Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!
Cahit Sıtkı
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanın onuruyla arasında çok ince bir tel vardır,o da sözdür.
T.Simon
TEBESSÜM
Batı ülkelerinden birinde, matematikten sürekli zayıf notlar alan çocuğu, ailesi bir faydası olur düşüncesiyle Katolik okuluna gönderir.
Bakarlar ki çocuk hep tam not almakta…
Nedenini çok merak edip sene sonunda çocuğa sorarlar:
-“Ne değisti?””
Çocuk yanıt verir:
– “Okulun ilk gününde artı işaretine çivilenmiş adamı görünce durumun ciddiyetini anladım.”
GÜNÜMÜZ MANTIĞI
Spekülatör Salamon gazete okurken, karısına dönerek:
– Venezüella’da volkan patlamış!
Karısı:
– Bu bizim için iyi mi?