Hatta ramak kaldı, neredeyse geçti gibi. Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu, tarihin göreceği en başarısız Bakanı olduğu gibi artık ülkeyi felakete doğru götürüyor. Gelinen noktaya bakın; Başbakan, sözde birkaç ay içinde Şam’da namaz kılacaktı, Gazze’ye gidecekti, Libya’da, Mısır’da kahramandı. Şimdi oralara sokan yok! Ne yazık ki başarısız ve sonrası olmayan politikalar Başbakanı da yanılttı.. .Bakın Cumhurbaşkanımıza da Sisi tebrik ettirildi.
Eskiden Dışişleri’nin muhatapları; ülke başkanları, büyükelçiler yüksek diplomatlardı. Şimdi adı sanı duyulmamış çeteler, örgütler, haydutlar… Diyor ki Dışişleri Bakanı: “Kaçırılan kamyon şoförleri umut ediyorum ki iyi durumdadırlar, araştırıyoruz , inşallah maşallah…” Acziyete bakın! Sayın Davutoğlu Suriye başarısızlığından sonra hemen istifa etmeliydi! Artık gerek yok! Çünkü bir dış politikamız yok..
ABD, İncirlik üssünden, Hatay’a kaymak istiyor…Hatay’da mezhepsel kıvılcımların temelini atıyor..
Özgür Suriye Ordusu’nun merkezinin Hatay olarak gösterilmesi çok ama çok tehlikeli. Böyle gösterenlere dikkatttt! Verilmek istenen mesaj şu: Zaten Hatay Suriye’nindi. Suriyeliler de:“Suriye zaten bizimdi.” diyecekler. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Hatay ayrı bir devlet olarak kurulmuş ve daha sonra Hatay Devlet Meclisi 23 Temmuz 1939 tarihinde Türkiye’ye iltihak kararı almıştır. Şimdi buralarda kamplar kurularak, Hatay’da cirit atan ne idüğü belirsiz, Suriye uyruklu oldukları bile şüpheli binlerce insan, bir süreç için mi burada? ABD oraya üs kurmak için bir basamak olarak mı onları kullanıyor, bunun için mi buraları hazırlıyor?
Hatay’ın haritadaki yerine bir bakın; Kıbrıs ve Akdeniz stratejisi için ne kadar önemli olduğunu görürsünüz. Hatay’ı tartışmalı bir hale getirme çabaları görülmüyor mu? Dışişleri neden halen bu kadar duyarsız kalabiliyor?
Hükümet, yanlış stratejisi, yanlış Suriye politikaları ile Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’yi de karşımıza bir sorun olarak dikti. Kaddafi, Mübarek ve diğerlerinin çabuk gitmesi zaten kusursuz bir planın parçasıydı.. Esad’ın gitmesi de çabuk olacak sanıldı. Oysa Esad yıpratıcı unsur olarak planlanmıştı. Yani diğerleri gibi hemen gitmeyeceği alenen belliydi;öyle de oldu
IŞİD, Hatay’ı istiyor!
Irak Şam İslam Devleti örgütünün kısaltmasında yer alan “Levant” bölgesinde Hatay da yer alıyor.
Irak Şam İslam Devleti örgütünün kısaltması bazı haber ajansları tarafından “IŞİD” olarak değil “ILİD” olarak kullanılıyor. Şam’ı temsil eden “S” yerine kullanılan “L” harfi Levant bölgesini temsil ediyor. L harfinin temsil ettiği bölge “Levant” bölgesi. Türkiye’den Levant bölgesine giren tek şehir ise Hatay.
İşte Levant bölgesi”:Filistin,Ürdün,Lübnan,Suriye,Sina, Yarımadası,Hatay”
Levant, net olmayan coğrafi bir terim. Tarihsel süreç içerisinde oluşan bu bölge Toros Dağları’nın güneyindeki Orta Doğu’da geniş bir alanı belirtiyor. Batı’da Akdeniz, güneyde Arabistan Çölü ve Doğu’da Mezopotamya ile sınırlanıyor. Levant Kafkasya Dağları’nı, Arap Yarımadası’nın belirli bir parçasını ve Anadolu’yu içermiyor. Kilikya’yı belki içerebilmiş olmasına rağmen, Sina Yarımadası, Levant ile Mısır arasında bir kara köprüsü oluşturduğundan dışarıda tutabiliyor.
Artık kapımızın gibine kadar gelmiş tehlikeleri görmezden gelen Dışişlerine soruyoruz?”Neyi bekliyoruz?”
GÜNÜN SÖZÜ
Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
HZ. MEVLANA
TEBESSÜM
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı, salonda toplanmış işçilere ateşli bir söylev çekmektedir:
– “Yoldaşlar! Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık. Bundan böyle
haftanın dört günü daha çalışmayacağız!” Kalabalık,
– “Yaşasıııın!” diye bağırır.
– “Çalışma saatimiz beşte değil, dörtte bitecektiiir!”
– “Yahaaaaaa!!”
– “Çalışmaya dokuzda değil, on birde başlayacağız!”
– “Helaaallll!!”
– “Maaşlarımız yüzde 150 artacaktır!”
– “Vaaauuvv!!”
– “Yalnızca çarşambaları çalışacağııız!”
Bu sözün ardından derin bir sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur:
– “Her çarşamba mı!”