Sosyal medyada dikkat çekmek adına otobüsün tepesinden atlayanlar,kafa üstü çakılanlar,anasının elbisesini giyen oğlanlar…Hiç şikayet etmeyelim,Bu gençliği bizim jenerik mahvetti.
Ünlü Psikolog Üstün Dökmen’in günümüz ebeveynlerine dair araştırması, yanlışlarımızı en güzel şekilde yüzümüze çarpıyor.Yazı şöyle;
Her şey,ben görmedim çocuğum görsün,çocuğum sahip olsun,ben çektim o çekmesin kafasıyla başladı…
Çocuğunuz ;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın ama, sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin, başın sağ olsun ne demek, anlamasın.
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama karneleri süper olsun.
– Evet varsın, tek dostu olmasın ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun öyle mi?
Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi hafta içi sokak-mokak yasak,ne gezmesi sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu,gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim,siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar kesin şamatayı da elime sopa almayayım…
Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:
– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını hiç mi sormadınız…
Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.
GÜNÜN SÖZÜ
Günümüz çocuklarının isteklerinin çoğu, ihtiyaçlarının ise pek azı karşılanıyor.
Jesper Juul
TEBESSÜM
Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa’nin resmi önünde dua ediyor.
– “Tanrım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne…”
Bir anlam verememiş bu duaya… Ancak ertesi gün acı haber gelmiş.
Anneanne sizlere ömür…
Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine dua da:
-“Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba…”
Ertesi gün büyük baba da ölmüş… Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk
yine duada:
– “Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba…” Adam
ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış.Tetkikler, tahliller, kalp
elektrosu, röntgen çekimleri… Sapasağlam.Bakmış karısı iki gözü iki
çeşme ağlıyor.
– “Ne oldu hanım?”
– “Bizim postacı”, demiş hanım. “Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş!”