HDP eş başkanı Demirtaş, her fırsatta ABD’ye koşup oradaki patronlardan yardım dileniyor,ülkemizi şikayet eder.Son zaman da ise yine hamisi ABD’nin de akıl vermesiyle, ilişkilerimiz limoni olan Rusya’ya koşup ülkemizi şikayet edip el avuç açıyor.En zavallıca olanı ise “eğer iktidarda biz olsaydık uçağınızı düşürmezdik” gafleti. Oradan da dönüp ayağının tozuyla şikayet ettiği sevmediği Türkiye Cumhuriyetinin milletvekili sıfatı ile maaşını cebine indirme pişkinliği. Kendilerince imkanlarını sonuna kadar kullanıyorlar.Eğer yarın İran ile aramızda en ufak bir kıvılcım çıksa bakacağız ki Demirtaş oraya koşmuş.Ya da Çin,Almanya,Hollanda…koş Demirtaş koş,Bizi önüne gelene şikayet et.Ama elde edeceğin ne olacaktır, biliyor musun?PKK denilen terör örgütünün artık Kürt halkının haklarını korumak gibi bir niyette olmayıp asıl patronlarına bu bölgeyi kaynakları ile sunmak olduğunu herkes görmeye başladı.PKK’nın Güneydoğudaki savaş taktikleri ile perde arkasındaki İsrail’in Gazze’de Filistinlilerle mücadele de açmış oldukları hendek ve tünel taktikleri birebir aynı.Zaten bölge halkı da gerçekleri görüp uyandı. Kürt halkı bunlara ve yalanlarına artık inanmıyor. Halen bunların arkasından gitmek isteyenler ise geçmişi şöyle bir inceleme zahmetine girsinler.Ne PKK ne onun meclisteki ayağı HDP kendilerine vaat edilen hiçbir şeyi elde edemeyecekler.Çünkü büyük bir pay kapmak hırsıyla kendi halklarını da mağdur ederek zirvelere oturacağı hayallerine kapılanların elde edebilecekleri tek sonuç, her zaman aç gezmek zorunda kalan tilkinin durumu gibidir.
“Aslan, kurt ve tilki ormanda avlanıyorlarmış. Akşama kadar bir öküz, bir keçi, bir de tavşan avlamışlar. Sıra bölüşmeye gelmiş. Aslan, Kurt’a pay etmesini söylemiş. Kurt, öküzü aslana, keçiyi kendisine, tavşanı da tilkiye vermiş. Aslan buna sinirlenerek, bir pençede kurdu yere sermiş. Sonra da, tilkiye aynı işlemi yapmasını söylemiş. Tilki, “Ey büyük sultan, pay etmek ne haddime. Şu küçük tavşan sabah kahvaltınız, keçi öğlen yemeğiniz, Öküz de akşam yemeğiniz olmalıdır” deyince, aslanın ağzı kulaklarına vararak tilkiye sormuş: “Bu kadar adaletli paylaşımı nereden öğrendiniz?” Tilki: “Şu haddini bilmez kurdun halinden” diyerek cevap vermiş.
***
Büyük mutasavvıf ve düşünce adamı Hz Mevlana’nın fikirlerine, birlik ve beraberliğimiz için çırpındığımız bu dönemde, daha bir açlığımız muhtaçlığımız var. Mevlana Hazretleri hoşgörüsü ve insan sevgisi ile çağının ötesinde bir din ve ilim adamı olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. İnsan sevgisi o kadar ileri boyuttaki Mevlana Hazretlerinin “Ne Olursan ol yine gel” diyecek kadar insan sevgisi olan, dil din ırk ve mezhep ayrımı yapmadan tüm insanlığa kucak açan bir din adamıdır.
Bir gün Mevlana’nın “Ben yetmiş üç milletle (bütün dinler) beraberim.” dediğini duyan ve buna içerleyen Kadı Sıraceddin, bilginlerinden birini, Mevlana’ya göndermiş. Ona sıkı sıkıya da tembih etmiş…“Git ve Mevlana’ya herkesin içinde sor. Bu sözü demiş mi, dememiş mi? Demişse hakaret et…” Bilgin dergaha gider, “Sen yetmiş üç milletle beraberim demişsin, doğru mu?” diye sorar. Mevlana “Evet” der, “Hala da deyip duruyorum.” Alim, Mevlana’ya hakarete başlayınca, Mevlana gülerek şöyle der:“Bu söylediklerinle de beraberim ben.”
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
MEVLANA
TEBESSÜM
Cennete kabul odasının kapısı çalınmış, görevli melek kapıyı açmış, içeri bir adam girmiş, "Buyurun.." demiş Melek.
Adamın "Efendim ben.." demesiyle kaybolması bir olmuş..
Aradan biraz geçmiş, tekrar kapı vurulmuş, Melek kalkıp kapıyı açmış ki aynı adam.. "Esasında şimdi.." demiş ve tekrar kaybolmuş..
Bir iki dakika sonra yine kapı vurulması, yine aynı adam daha ağzını açmadan kaybolunca "Yeter ama.." demiş Melek kızarak, "Kardeşim dalga mı geçiyorsunuz benimle?.."
"İnanın niyetim o değil efendim.." demiş adam giderek uzaklaşan bir sesle, "Aşağıda beni hayata döndürmek için doktorun biri elektroşok yapıyor..!"