Malumunuz son dönemlerde ortalık siyasi parti ve derneklerden geçilmiyor.Pek çoğunun adını sanını dahi bilmiyoruz.Canı sıkılan,macera arayan,sol yanımda kurudan olsa bir unvan olsun diyenlerin ülkesi olduk.
Geçenlerde beş arkadaş hoş sohbet bir arada kahvelerimizi yudumluyorken aklımıza absürtten bir fikir geldi; Neden bizde şöyle uyduruktan bir dernek kurmuyoruz diye.Adı da faaliyet alanı da oldukça komikti.Ogün bu fikre güldük eğlendik ama gerçekte de bu şekilde kurulmuş saçma sapan dernekten ortalık geçilmiyor.
Gerçekten ciddi anlamda faaliyet yapan birkaç tanesini çıkarın,neredeyse hiç birinin resmi bir ofisi yok.Kuruluş amacı,hedefi yada ilkesi olmayıp tamamen göstermelik ve bomboş.Faaliyet alanları deseniz nerdeyse sıfır.Toplantılar bile göstermelik olup aidat sistemi de bir iki saftiriğe yükleniyor.Yönetim kadrosu ise;
Başkan ve çıkar ortaklığı yaptığı birkaç kişi ve diğerleri.Öyle insanlar var ki saçma sapan derneklere üye yapılmışlar ve bundan kendilerinin de haberi yok.Prosedürlerde kitabına uydurup,tamamen tabela derneğinden oluşan sözde derneklerin tek karlı çıkanı da sadece başkan.Peki neden insanlar böylesine uyduruk ve amaçsız oluşumlara gereksinim duyarlar diye merak ettiğimizde görüyoruz ki;
Öncelikle sadece başkan için protokollerde yer olur.Size,bana anlamsız gelebilir ama bazıları için bu çok çok önemlidir.Yani zoraki kazanılmış “sosyal statü”.Sonrasında sadece başkan ve kendi seçtiği birkaç kişi ile resmi ziyaretlere giderek kendini gösterir,tanımayana tanıtır.Çevre edinir.Sonuçta nemalanmak varsa da tek başına pastayı götürür.
Partiler içinde durum bundan farklı değil.Küsen,kızan,kaçan…yada kendi adını duyurmak isteyenler parti kurma derdine düşmüşler.Seçimlere yakın sayıları daha da artıp elimize çarşaf gibi oy pusulası verirlerse şaşırmayalım.
Ortak amaç; Toplumun ve insanların çıkarları,menfaatleri ve de en önemlisi sesler olmayan hiçbir oluşumun yanında sağında ve solunda olunmamalı..Birilerinin egolarına hizmet değil topluma hizmet diyerek yazımızı noktalıyorum.
HAMİŞ 1); Dernekleri kurmak için 7 kişilik kadro gerektiğini biliyorum.Sazan gibi atlayanlar için hatırlatma.
HAMİŞ 2); Sözümüz işini hakkıyla yapan,hizmet veren,doğru dürüst çalışanlar için değil;diğerleri için…
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar öyledir! Bir şey beklemedikleri kimseleri pek tanımazlar.
TEBESSÜM
Roma’da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi’nde büyük bir pazar ayini…
Görkemli bir dinsel tören. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi. Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor. İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı.
Birinde
-“Ben koyu bir Hıristiyan’ım, lütfen bana yardım ediniz” yazılı.
Ötekinde ise sadece
-“Ben koyu bir Yahudi’yim” yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar.
Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri “Yahudi’yim” yazısı taşıyana sokuluyor:
– Bana bak kardeş… diyor; dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hıristiyan gibi…
Deyince… Boynunda “Yahudi’yim” yazılı adam “Hıristiyan’ım” yazılı olana dönüp sesleniyor:
– Heey! Salomon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor!…