Aslında hiçte sürpriz olmayan, zaten çoktandır bilinen AKP nin cumhurbaşkanı adayı olarak sayın Başbakan Erdoğan olarak açıklandı .Zaten öncesinde de herkeslerin bildiği,sayın Erdoğan’ın Abdullah Gül ile yer değişikliği yapacakları anlaşması vardı.Zaten Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığında da gördük ki ne yazık ki kendi fikir ve inisiyatiflerini kullanmaktan yoksun partisinin bir gün bile sözünden çıkmayan bir cumhurbaşkanı profili hakimdi. Başbakanlığında da farklı bir portre çizebileceğine inanmıyorum. Hatta eğer Sayın Erdoğan cumhurbaşkanı seçilebilirse, bu seferde cumhurbaşkanının sözünden çıkmayan ,onun direktiflerini uygulayan başbakan duruşuyla Türkiye de ilk olacak bir idare şekli görebileceğiz.
Ülkemiz ne yazık ki çok sancılı ve sıkıntılı günlere gebe. Bu yüzden de Sayın Ekmelettin İhsanoğlu ise görünüşte her ne kadar beş partinin adayı gibi gözükse de, gerçek öyle değil. Beş parti her türlü görüş farkını bir kenara bırakarak, üniter devletin devamından yana olan tüm kesimleri temsil ediyor. Aslında tüm milleti temsil ediyor. Çünkü gerçekte Ak Partisine oy ve gönül vermiş milyonları da temsil ediyor.
Çünkü Ak Partisi tabanı da üniter devletten yana…
Gözünü Erdoğan sevgisi bürümüş belli bir kesim ne yazık ki at gözlüğüyle dolaşıp etraflarında olanlara tamamen ilgisiz takılıyorlar.
Onlara sorarsanız, “pürü-paklar” ama ne yazık ki hepimiz BOP’un içindeyiz. Allah bunlara da ayıkma ve uyanma nasip etsin. Biraz düşünme ve biraz sorgulama kültürü versin. Millet gemisi delinmiş su alıyor ama bunlar gemi delicisinin besmelesine takılmışlar. Birde neymiş,ama gemiyi delen dindarmış, üstelik eşi de kapalıymış.?
Yapılan eylemin, hiç mi önemi yok?
IŞİD örgütü de tekbirlerle adam kesiyor,,işkence ediyor. Adam kesmelerini görmeyerek, tekbir getirmelerine mi takılalım? Kadınlara kızlara besmeleyle tecavüz ediyorlar. Zina’ya besmele ile yaklaşmak, fiilin kötülüğünü yok eder mi?
Öyle ise algı yanılmasıyla bir ülkenin yıkılmasına müsaade etmeyelim. Ülkemizde on iki yıldır, tam anlamıyla bir algı savaşı yürütülüyor. Yapılan eylem hiç dikkate alınmadan, yapan kişi üzerine odaklanılıyor.
İyi iyidir. Kötü kötüdür. Bunu kim yaparsa yapsın.
Şimdi, Sayın Ekmelettin İhsanoğlu Cumhurbaşkanı adayı diye bilmiyorlar ne yapsınlar? Önce bebekliğinden itibaren başlayarak bir açık bir yolsuzluk aradılar ama ne yazık ki bulamadılar. İktidarın “sosyal medya elamanları” ise sadece havada kalabilen çamurlarıyla demediklerini bırakmıyorlar.
Sayın Erdoğan’ın şahsıyla bir alıp veremediğimiz yok. Bazıları onu tanrı veya peygamber gibi görebilirler. Buna da diyeceğimiz bir şey yok. Putçuluk suç değil nasıl olsa. İsteyen istediği dinde olabilir!
Ama şu gerçekte var ki;
Görüş ve düşünceleri birbirlerinden çok farklı beş parti bir araya niçin geldi? Ülkenin çatısı uçtu diye… Bu sebeple bir çatı gerek. İşe çatıdan bu yüzden başlandı. Bu işin temeli yok diyenler yanılıyor. Temel en az iki bin beş yıllık…
Bu ülkeye bir çatı gerekiyordu o da tamamlandı. O çatı ‘Üniter Yapı Çatısı’dır. Bu çatı altında, tüm görüş farklılıklarını bir kenara bırakarak “önce vatan, bayrak, millet” dendi. Bu toplanma, Erzurum ve Sivas kongreleriyle aynı şeydir. Sayın Erdoğan’ı seçersek üniter yapıya “güle güle”, bölünme ve parçalanmaya “hoş geldin!” diyeceğiz. Ama Sayın İhsanoğlu’nu seçerek bu işe “dur” diyeceğiz. Bu kadar açık ve net…
“Müzakere” adıyla ülkemizde devam eden süreç ile Suriye ve Irak’ta devam eden süreç arasında hiçbir fark yoktur. Sadece birisi kanlı, öbürü kansız gerçekleşiyor. Bunu da görmezden gelmeyelim artık.
“Kanlı mı olacak kansız mı?” demiştiler ya bir zamanlar.
İşte, aynen öyle!
Üniter devlet, kansız bir şekilde yıkılıyor. Eğer son “çatı” şansımızı da kaçırırsak…
Tercih elimizde… Üç adaydan ikisi “süreç” diye bölünmeyi savunuyor. Bir diğeri “Üniter Devlet Çatısı” diyor. Bu seçim, Üniter devletten yana olanlarla, olmayanların seçimi olacak. Tercihinizi ona göre yapın..
GÜNÜN SÖZÜ
Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.
Hz.Muhammed (SAV)
TEBESSÜM
Görevinden yeni ayrılmış eski cumhurbaşkanının telefonu çalar. Karşıdaki ses
“Cumhurbaşkanı ile görüşebilir miyim” der.
Eski cumhurbaşkanı “Ben artık cumhurbaşkanı değilim” der ve telefonu kapatır.
Biraz sonra telefon bir daha çalar. Yine açar. Karşıdaki ses “Cumhurbaşkanı ile görüşebilir miyim” der.
“Ben artık cumhurbaşkanı değilim” der ve telefonu kapatır.
Biraz sonra telefon bir daha çalar. Biraz da öfkeyle telefonu açar.
Karşıdaki ses “Cumhurbaşkanı ile görüşebilir miyim” der.
Sinirli bir şekilde “Ben artık cumhurbaşkanı değilim” der ve telefonu kapatır.
Bu hadise birkaç defa daha tekrar ettikten sonra eski cumhurbaşkanı bu defa iyice patlar ve: “Beyefendi, size artık cumhurbaşkanı olmadığımı söylüyorum. Neden ikide bir açıp aynı şeyleri söylüyorsunuz?” der.
Adam:
“Cumhurbaşkanı olmadığınızı sizin ağzınızdan duymak çok hoşuma gidiyor da”