BAREM şirketinin yürüttüğü "güven araştırması" sonuçlarını inceledim.Özellikle, üç yıldız sınırımızda yaşanan savaş ve terör olayları, son günlerde yaşanan savaş söylentileri, art arda yapılan seçimler, sözde istikrar ve yaşanan gizli ekonomik krizler, bitmek bilmeyen skandalları ile sınav maratonları.. Neredeyse hayata dair güven ve gelecek endişesi içinde kaybolmuşluğun sonucu olarak bu araştırma benimde dikkati çekti.
Şirket, "Kime güveniyorsunuz?"diye sormuş, denekler bakınız ne cevap vermiş:
- Öğretmene güven yüzde 86
- Sağlık çalışanlarına güven yüzde 81
- Askeriyeye güven yüzde 74
- Polislere güven yüzde 60
- Yargıçlara güven yüzde 44
-Gazetecilere güven yüzde 37
- İş adamlarına, siyasetçiye güven yüzde 35
Bu sorgulamaya bir eksik sorgulama, din adamlarına güven olmuş.Onu da kasıtlı sormamış olabilirler. Çünkü çıkacak sonucu yayınlamak cesaret işi olurdu ki o iyice dip yapmış durumda.Sormaya gerek de yok.
Öğretmenler,paralelci,karşıt görüşlü falan filan sendikadalar derken, hak ettiği itibarı alamamış.Sağlık çalışanları ise bakanlığın kasıtlı yürüttüğü politikalar yüzünden halkın gözünde sürekli düşürülmekte.
Asker ve polis ise hem teröre kurban verdikleri arkadaşlarının öfkesi hem de kendi can güvenliklerinin haklı endişesi ile yeterince baskı altına alınıp halkla da karşı karşıya getirilmekte.
Hukuka ve yargıçlara olan güven duygusunun yüzde ellilerin altında olması hiçte şaşırtıcı olmamalı.Özellikle artan kadın cinayetlerinde katillerle ilgili verilen hafifletici cezalar,kişiye özel uygulamalar..güveni iyice sarsmış durumda.
Gazetecilere güvensizlik ise tam bir rezalet.Ne yazık ki kaleminin tarafsız ve bağımsız olduğunu unutan satılık bazı kalemşörler yüzünden gün geçtikçe daha itibar kaybetmekte.Gazeteler kimin taraftarı ise yanlı olarak onun haberini yapar oldular.Yandaş yazar, yandaş gazeteci de ne demek oluyor?
Siyaset ve iş adamları..Onlardan bahsetmeye bile gerek yok.Yüzde otuz beş güvenenler de eş dost ve akrabaları olmalı herhalde.Birde menfaatlerine gördürenler.
Ben ise, bu dönemde sadece bir tek siyasetçiye güveniyorum.Yeni Enerji Bakanımız Damat Berat Albayrak. Hava sahamızı ihlal ederek zorla uçağını düşürten ve sonrasında şovlarını sergileyen Rusya’nın “acaba doğal gazımızı da keser mi?”endişelerine çiçeği burnunda enerji bakanımız Damat Berat Albayrak sıcacık bir açıklama geldi.Rusya doğalgazımızı kesmeyecek derken bile, siyaset basamaklarını koşar adım çıkan,önce damat, sonra vekil, sonra da bakan olmayı hak kazanan bakanımız, arkasındaki baba gücünden olsa gerek kendinden emin konuşuyordu. Genç,dinamik ve kendisinden emin,yıpratılmamış,eskitilmemiş,yorulmamış bakanımız.Bir teyzemizde net bir şekilde zaten bakanımızı yorumladı:”Çokta temiz yüzlü imiş”
Baba güvenmiş ise, seçmen güvenmiş, kayınvalide güvenip kızını vermiş, biz niye güvenmeyelim ki?
Hemen yargısız infazı bir kenara bırakıp sıcak kış günlerine yeni damat bakanımızla merhaba diyelim.
HAFTAYA BAŞLAYACAK OLAN YENİ YAZI DİZİM: "Tarih sahnesinde yer almış meşhur damat vezirlerin hüzünlü sonları"
GÜNÜN SÖZÜ
Her zɑmɑn güvensizlik göstermek, her zɑmɑn güvenmek kɑdɑr büyük bir yɑnlışlıktır. (Goethe)
TEBESSÜM
Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in firması olmak üzere birer firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler. İngiliz firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metrelik enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz derler.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum 50 cm fark olur, der.
Japon firması ise:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum fark 20 cm olacak, diye belirtir.
Sıra bizim Temel'e gelir. Temel:
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur der.