Dört bir yanımız tehlikelerle dolu günümüz dünyasında mevcut düzen ve sistem içerisinde rahat ve huzur içinde yaşamak neredeyse artık bir üstün yetenek çabalaması olma yolunda.Trafik kazalarından ölmezsek ,hastalık, salgın, deprem, sel ve akla gelebilecek her türlü tehlike bizlerle beraber yaşamakta. Eskilerin yorgan yatak ölümü dedikleri ölüm şekilleri şimdilerde imkansız gibi görünüyor.
Korona ile mücadele de yurt geneli tablomuzu değerlendirecek olursak;
Evde kal çağrısını yanlış taraflardan anlayıp cümbür cemaat bir arada geçiriyoruz.
Maskeyi ya hiç takmıyor,ya da yüzümüzden başka her yere takıyoruz.Tek düzgün kullanımı polis gördüğümüz zaman yapıyoruz.Maske takmanın nedenini ve önlemini anladığımız günü medeniyetler seviyesine çıktığımız gündür.
Düğün dernek toplantılarımız,uzayıp giden halaylarımızda asla bitmedi.Ne yapıp edip kalabalık düğünlere devam ediyoruz.
Aşı ile ilgili bilgisi olan olmayan yani ağzı olan konuşmayı kendimizde hak olarak görüyoruz.
Kısacası kurallar bizi,biz kuralları asla sevmiyoruz.”Yasak” denilince aniden bize bir şeyler oluyor ve içimizde ki kuralsızlık canavarı hareket geçiveriyor. Ne kadar doğru olduğunu bilsek de yanlışları yapmak bizim doğamızda var.Yapılmaması gereken ne kadar kusurlu hareket varsa hepsini yapmadan duramıyoruz.Okul dönemlerimizi düşünelim;disiplin suçu işlemek bizim işimizdi.Trafiğe bile neredeyse sıfır bilgiyle çıkıyoruz. Kırmızı, sarı ve yeşil ışık kuralı dışında neredeyse hiçbir kurala uymuyoruz. Hoş bir kısmımız ona da uymuyor. Bilgisiz sürücüler ülkesine döndük. Hal böyle olunca dünyada en fazla trafik kazası yapan ülke, biz oluyoruz.Ama yine de her şeye rağmen bilirkişi edasıyla her konu hakkında konuşmak,yorum yapmak bizim işimiz.
Kurallara sadece bizlerin uyması da yetmiyor. Öncelikle devletin kendisinin koyduğu kurallara, vatandaşlarının uymasını temin etmesi gerekiyor.
Bunun en kestirme yolu da ne ceza,ne hapis ne de yasaklardan geçer.Anladığımız dilden konuşmak gerekirse tek yolu; Evde oturanlara,maske mesafe kurallarına uyanlara 50 TL ödül verilecek.Fazla abartmaya gerek yok.Bu bile bize yeter!
GÜNÜN SÖZÜ
Doğruluğa giden yol, yasak yol olur.
Friedrich Nietzsche
TEBESSÜM
Bir grup İngiliz,Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış.Birden şiddetli bir fırtına kopmuş.Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş.fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. “Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi” demiş.Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur,daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı.
Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere “sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan
bir gemide olmamalılar” dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı
olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-onlara da “Denize girmek yasak! ” dedim.