Gandhi “Yoksulluk, şiddetin en kötü şeklidir” der. Çünkü açlık, organizma için gerçek bir şiddettir.Açlık sırasında “yıkıcı” hormonlar harekete geçer.Açlıkla harekete geçen hormonlar önce karaciğerdeki glikojeni, sonra yap dokusunu, son olarak da kas dokusunu yıkar.
İnsan açken “şiddet dönemlerine benzeyen organik bir çöküntü yaşar”.Oruçlu iken, ne kadar gergin olduğunuzu hatırlayın.
Yoksulluğu en kötü yapan şey, sadece artan ve derinleşen toplumsal eşitsizlik ve maddi çıkar değil, aynı zamanda bütün bu olumsuzlukların üzerlerinde yarattığı duygusal şiddettir.
Yani mağdur ve muhtaç insanlar sadece açlık, hastalık, soğuk vb. tehlikelerle karşı karşıya değil,aynı zamanda onurlarına,özgüvenlerine yönelik bir tehditle de,şiddetle de karşı karşıyadır.
İnsanı en çok kahredende çocuk bedeninin, gülmesi, oynaması hayattan zevk alması gereken minicik bedenlerin çocukların bu şiddete mağruz kalmasıdır.
Her insanın bir ışığı vardır ama çocuklardan yayılan ışık daha gür ve tazedir. Çünkü, çocuklar her sabah güne vücutlarına ve zihinlerine eklenen yüz binlerce yeni hücre ile başlarlar.
Hem büyüme hem gelişme için, çocuğun genlerinde mevcut potansiyellerin gerçekleşmesini sağlayacak bir ortama ihtiyaç vardır.
Son günlerde arkadaşlarımla gördüğüm pek çok çocuk manzaralarında, solmaya sönmeye yüz tutmuş ışıkların sorumlusu olarak asılında hepimizin işlenmekte olan insanlık suçlarında bir nebzede olsa da katkımız olduğunu gösterdi ve ürpertti. İnsanlıktan ne kadar uzaklaşmaya başladığımızı ve kendi eksenimizde dönüp, ördüğümüz perdenin arkasında yaşanan dramlara bananecilik bahanesiyle hissizleştiğimiz hatırlattı. Utandırdı! Kahretti!
Bir yandan bir kuru ekmeği bulmanın önce endişesini sonra da şükrünü yaşayan insanlara inat,gösteriş için abartılı yapılıp çöplere atılan yemekler ve bununla hayıflanmayan insan manzaraları.En çok sinir olduğumda artan yiyecekleri hayvanat bahçesine göndereceklerini söyleyip vicdan rahatlatan zavallı zihniyetler!Ayıların da neden bu kadar şişman olup, hantal olmalarına da şaşırmamak lazım.
Yine de yaşamdan inadına kopmayan o minik bedenlerin uzattığınız şekere şükran dolu umut dolu gözlerle bakması, “daha önce neredeydiniz neden çek kaldınız” utancını yaşayan bizlere aslında insanlık adına halen bir şeyler yapabileceğimizi bizlere hatırlattı.
Bu memleket bizimse;
Bu yoksulluk,
Bu açlık kimin?
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyanın en fakir insanı, paradan başka hiç bir şeyi olmayandır.
Schopenhaver
TEBESSÜM
Bir Ramazan günü günahtır diye Bektaşi’yi, rica minnet camiye götürmüşler.Hoca başlamış anlatmaya:
-Bir yer var dır ki orada, zengin fakir ayrımı yoktur.Dertli giren, neşeli olur.Oraya giren herkesin gönlü ferahtır.Bilin bakalım, burası neresidir?
Bektaşi neşe içinde yanıt vermiş:
-Neresi olacak, meyhane!…
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?