Dediler. Günahların cezasının suçluya ödetilmediğini, yetimin hakkını onun yiyende aranmadığını gördükten sonra koptu, sisteme inancımla aramdaki ipler.
Çocukluğumuzdan beri bu “erken kalkan yol alır” sözünün büyüsüyle büyüdük. Sadece sabah erken kalkarak değil, yaşamın her alanında böyleydi. Bir şeyi ilk öğrenmeyi, ilk anlamayı ya da bu söze uydurursak erken anlamayı kendimize alışkanlık ettik. Başka bir deyimle, durumdan vazife çıkardık. Yani biri çıkıp da ‘gönüllüler bir adım öne çıksın’dese, beş adım atardık desek yeridir.
İlk kurşunu kim sıktı bilmiyorum ama insanın ilk önce kendine acıması gerektiğini adım gibi biliyorum çünkü yaşayarak öğrendim.
Bu öğreti yarınsız bir zamanla bedellenip, çürümüş bir ciğerle taçlansa da…
Kendi kararlarımız doğrultusundaki faaliyetlerimiz, alınan kararlara uyma faaliyetlerinden az olsa da, bazen sanılanın aksine daha çok bedel ödüyoruz. Bizi en çok da kendi kararlarımız yaraladı.
Erken kalktık, yol aldığımızı sandık. Yol verildiğini geç anladık ve ne yazık ki hala anlamayanlar var…
Yıllardır uyuyanlar. Hatta şimdi uyansalar bilmem kaç yıl da ekstradan yatak keyfi yapacaklar var. Öyle de bir aymazlığın böğründeyiz.
Net bir şekilde şöyle diyeyim, biz bencilliğin anasından doğmadığı yılların insanlarıyız. Kahpe bir ana bencillik doğurdu, bunların hepsi babası benim diye sahiplendi ve evlat edindi. Gözleri, canları gibi bakıp büyütüyorlar.
Sitemliyim bugün, biraz kızgın, biraz kırgın en fazla da umutsuz. Farkındasındır, bugün de seni sevdiğimi söyleyecek şeyler yazamadım. Affına sığınıyorum.
Keşke diyorum, keşke ağlayabilseydim. Keşke ağlayabilseydim de konuşmak zorunda kalmasaydım. Gözyaşlarının çok şey anlattığını benden daha iyi bilirsin.
Benim, senin gözyaşlarının soracak çok sorusunun olduğunu bildiğim gibi…
Çalış çabala
Emekler boşuna
Ürkek gözlerle bakıyor
Yavrumun soracağı sorular var
Katık yok
Ekmek masada
O ışıldar gibi bakıyor
Bıçağın soracağı sorular var
Yarın yok
Nefesleri baldırımızda
Sıcak ve iştahlı bakıyor
Silahın soracağı sorular var
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?