Evet ülkemiz ne yazık ki zor günler geçiriyor. Görmediğimizi görmeye yaşamadıklarımızı yaşamaya başladık.Kolay değil.Sabır ve sebat belki de bu günlerde en çok ihtiyacımız olan şeyler.Ne yazık ki bu olumsuzluklardan beslenen toplumu germeye çalışan davulcular artmaya başladı.Oysa biz tarihimizin hiçbir dönemin de belki de namlunun ucuna geldiğimizde bile umudumuzu, inancımızı ve hayatı asla bırakmadık.Ve daima küllerimizden daha da güçlenerek çıktık. Yaşadığımız her olumsuzluktan olumlu sonuçlar çıkarmak bizi elimizde. Sevdiklerimizin kıymetlerini anlamak,elimizdekilerin değerini bilmek, ertelediğimiz güzelliklerin tekrar farkına varmak gibi..
Felaket senaryolarının üzerini çizip ilk okuduğumda ilgimi çok çeken yaşadıkları bizim hayatımızdaki rizikolardan çokta farklı olmayan Frane Selak’ın hayat hikayesine bakalım.
1962 yılında Frane Selak isimli, Hırvat bir müzik öğretmeni, Saraybosna'dan Dubrovnik'e giden bir trene bindi. Bu yolcuğun, onu tüm dünyaya tanıtacak olaylar zincirinin ilk halkası olduğundan habersizdi. Selak'ı taşıyan tren raydan çıktı ve donmuş nehre devrildi. Kazada 17 yolcu hayatını kaybederken, Selak kıyıya kadar yüzerek kurtuldu. Selak kazayı sadece kırık bir kol ve çiziklerle atlatmıştı.
Olaydan bir yıl sonra, Selak uçakla Zagreb'den Rijeka'ya yolculuk etmek için uçağa bindi. Gökyüzünde bir anda uçağın kapısı açıldı. Hava sirkülasyonu bazı yolcuları dışarı çekti. Uçaktan fırlayanlar arasında Selak da vardı.
Uçak birkaç dakika sonra yere çakıldı ve 19 kişiye mezar oldu. Ancak Selak gözlerini açtığında hastanedeydi. Şansı yaver gitmiş bir saman yığınının üzerine düşmüştü. Onu orada bulup hastaneye kaldırmışlardı. Bu kazayı da sadece ufak sıyrıklarla atlattı.
1966 yılında Selak'ın bindiği otobüs yoldan çıktı ve bir nehre uçtu. Kazada dört kişi öldü. Selak ise hafif yaralı olarak kurtuldu.
1970 yılında Selak otomobiliyle yolculuk ederken araç birden alev aldı. Selak çabucak aracı durdurup kendini dışarı attı. Bundan hemen sonra da araç havaya uçtu.
1973 yılında bozuk bir benzin pompasından, Selak'ın otomobilinin motoruna benzin akıttı. Araç aniden alev aldı. Selak bu kazadan da kurtuldu ancak saçlarının büyük bir kısmı yandı.
1995 yılında, Zagreb'de Frane Selak'a bir otobüs çarptı. Selak bu kazayı da ufak sıyrıklarla atlattı.
1996 yılında aracıyla bir dağ yolunda seyreden Selak; döndüğü virajın ardından, bir kamyonun üzerine doğru geldiğini gördü. Refleksle aracını yolun dışına yöneltti. Araç yoldan çıkıp uçurumdan yuvarlanırken, Selak araçtan atladı ve bir ağaca tutundu... Aşağı baktığında; yaklaşık 90 metre aşağıda aracının patladığını gördü.
Selak artık kimilerine göre şansı, kimilerine göre ise şanssızlığı konusunda dünya çapında üne sahip olmuştu.
2003 yılında Selak, hayatında ilk kez piyango bileti aldı. Büyük ikramiye olan, 1 milyon dolardan fazla para kazandı.
Selak hayat hikayesini anlatırken; "Buna iki şekilde bakabilirsiniz" diyor. "Ya dünyanın en şanssız insanıyım, ya da en şanslısı. Ben ikincisinin doğru olduğuna inanıyorum."
GÜNÜN SÖZÜ
Bir şeyden ümitsiz olan, ondan uzak olur.
Hz. Ömer
TEBESSÜM
Kaçan bir hırsızı yakalamak için bütün Karadeniz emniyeti seferber olmuş. Hırsızın 2 profil 1 adette vesikalık resmi dağıtılmış. İki gün sonra Samsun emniyetinden mail gelmiş, “Hırsızlardan 2 tanesini yakaladık,1 tanesini de yakalamak üzereyiz” :)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?