USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BÜYÜK FELAKETİN BİRİNCİ YILI!

BÜYÜK FELAKETİN BİRİNCİ YILI!
04-02-2024
BÜYÜK FELAKETİN BİRİNCİ YILI!
Büyük felaketin üzerinden tam bir yıl geçti. Bundan tam 1 yıl önceydi; 6 Şubat 2023’ tarihinde kimisi
işe kimisi okula gitmek için hazırlıklarını yapmıştı, çoğu derin bir uykudaydı. Saat 04.17’de Kahramanmaraş,
Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Osmaniye, Adana, Elâzığ, Kilis öyle bir sarsıldı ki
bu neslin hatta bizden önceki birkaç neslin görmediği bir sarsıntıydı bu. Depremin büyüklüğü 7,7 olarak
duyuruldu. Saniyeler içinde binlerce bina yıkıldı on binlerce insan enkaz altında kaldı. Evi yıkılmayanlar veya
kısmi hasar alanlar kendini dışarıda buldu soğuk şubat gecesinde. Birkaç saat sonra gün aydınlanınca ne
kadar büyük bir felaket olduğu daha net bir şekilde anlaşıldı. Enkazlardan gelen çığlıklar bizi kurtarın sesleri
yürekleri dağladı. Devlet reaksiyon almaya çalışsa da bu tarz afetlere hazırlıklı değildik. Ne olduğunu
anlamadan öğlen saatlerinde bu kez merkez üssü Elbistan olan ikinci deprem gerçekleşti bu depremin
büyüklüğü 7,6 olarak kayda geçti. Dünya tarihinde böyle artarda bu büyüklükte iki deprem oluşmamıştı.
Gelmez denilen deprem ansızın kapımızı çalmıştı soğuk bir şubat gecesinde. Ve bizi hazırlıksız yakalamıştı.
Haberler ulaşmaya başlamıştı bizlere. 11 il ve ilçeleriydi aynı durumda olan... Haberlerde konuşulana asrın
felaketiydi. Yemek, su, benzin, giyecek, barınacak yer bulunamıyordu. Arabası olan arabada olmayanlar
toplu alanlarda bekliyorlardı soğuk kış gecesinde. En acısı da bazıları da buz gibi havada enkaz başında
korkuyla karışmış umutla yakınlarını bekliyorlardı acaba sağ çıkar mı umuduyla. Sosyal medyalardan
paylaşımlar geliyordu enkazda olanlarla ilgili. Türkiye'nin hatta Dünya'nın her yerinden insanlar seferber
olmuşlardı.
Derken saatler geçtikçe tablo acılaşmaya başladı. Depremden ölenlerin sayısı 1000 oldu 2000 oldu ve
her saat tablo ağırlaşıyordu. Duydukça kahroluyorduk. Çünkü onlar depremden değil; İhmallerden, çalınan
malzemelerden, canı istediği için kesilen kolonlardan, koordinasyon eksikliğinden, yeterli imkânı olanlara
izin verilmemesinden, yıkılmış çoğu şehre 2-3 gün sonra gidilmesinden, bölgede ihtiyaç duyulan insanların
devreye girmemesinden kaybetmişlerdi canlarını.
Evladı enkazda kalan, elini tutmasına rağmen sarılıp öpemeyen anne babalar, anne babası enkazda
kalan, onlara karşı görevini yerine getiremeyen evlatlar, arkadaşıyla oyunlar oynamayı beklerken onu
enkazın başında bekleyen çocuklar, yakınının sesini duyan ama ona ulaşacak imkâna sahip olmayan ve
sonunda sesi kulaklarından eksilen insanlar, can kurtarabilmek için en çok emeği veren hayvanlar hiçbiri bizi
affetmeyecekler! Çünkü biz depreme hazırlıklı değildik bu bölgede bir deprem olacağını bile bile evleri
sağlam yapmadık! Çünkü biz daha çok kazanmak adına insan hayatını hiçe sayarak malzemeden çaldık!
Çünkü biz paranın candan daha önemli olduğunu düşündük! Çünkü biz yıkımlar sonucunda onlara ulaşacak
kişilere, araçlarla ihtiyaç duyarken onlar yetişemediler! Çünkü biz kurtarıp ellerine balon vermemiz gereken
çocuklarımızı kurtaramayıp enkazlarına balon bağladık! Çünkü biz yetişemediğimiz cesetlerin kokmaması
için etrafa kireç döktük! Daha fazla anlatacak çok şey var ama anlatmak yoruyor. Çünkü biz artık
kendimizden utanıyoruz! Deprem sonrası binayı yapan müteahhitlere soruşturma açıldı bazıları içeri alındı
bazıları serbest bırakıldı ama o binalara izin veren kamu görevlileri hakkında nedense hiç soruşturma
açılmadı.
Türkiye bir deprem ülkesi, şimdi sırada İstanbul depremi var o da bir gün ansızın gelecek binlerce
binayı yıkıp yüzbinlerce insanın ölümüne neden olacak. Bu su götürmez bir gerçek. İstanbul depreminin
yıkımı ve ekonomiye etkisi belki bundan daha fazla olacak. Deprem gelemden biz depreme hazırlık
yapmalıyız. Siyasi çekişmeleri kutuplaşmaları bir yana bırakarak depreme odaklanmalıyız. Binaları
güçlendirmeli gerekiyorsa yıkmalıyız. Deprem dirençli şehirler oluşturmalıyız. Belki de en önemlisi
insanlarda deprem bilinci uyandıracak bir eğitim sisteminin temellerini atmalıyız gecikmeden.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?