USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

COĞRAFYA KADER Mİ KEDER Mİ?

COĞRAFYA KADER Mİ KEDER Mİ?
06-01-2025
İnsanların yaşadıkları doğal ortam yaşantılarının şekillenmesinde çok etkilidir. Hindistan’da pirinç
tarımının yaygın olması oranın doğal koşullarının pirinç üretimine uygun olmasıyla ilgilidir. Ya da Ülkemizde
Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan insanların mücadeleci olması soğuk iklim koşullarıyla ilgilidir. Gerçekten
de insanın yaşadığı coğrafya yeme içmesinden giyimine, konut yapımından karakterine kadar birçok şeyi
etkilemektedir. Orta çağda yaşamış ünlü Arap düşünür İbni Haldun’un Mukaddime adlı eserinde ‘’Coğrafya
kaderdir.’’ dediği söylenir. Dünyaca ünlü jeolog Celal Şengör ise ‘’Coğrafya için ilk bilimdir ve bilimlerin
kraliçesidir.’’ der. Gerçekten de İbni Haldun’un dediği gibi coğrafya kaderdir, coğrafya hayatı anlama
sanatıdır. Coğrafyayı bilmeden yaşadığınız coğrafyayı anlamadan bu dünyada ruhen ve fiziken sağlıklı bir
yaşam şansınız çok azdır. Gelin görün ki ülkemizde coğrafya hangi ilin hangi bölgede olduğu, dünyada kaç
kıta bulunduğu, ülkelerin başkentlerinin hangi şehir olduğu, dünyanın en büyük dağının hangisi olduğu gibi
ezbere dayanan kalıplaşmış yargılardan ibaret sadece yer ve konum bilgisi gerektiren bir bilim zannediliyor.
Dahası coğrafya bir bilim olarak bile görülmüyor. Bilimlerin kraliçesi farklı derslerin içine ilişkilendirilmiş bir
ders gibi görünüyor. Nasıl ki çarpım tablosunu bilen bir insan matematik bilmiş olmuyorsa ülkelerin
başkentlerini bilmek de coğrafya değildir aslında.
Coğrafyanın doğuşu insanın yaradılışı ile başlamıştır. İlk insanlar önce doğayı anlamaya çalışmışlardır.
Paleolitik çağda insanlar mağaralarda ve ağaç kovuklarında yaşamışlardır. Bundan yaklaşık on bin yıl önce
Neolitik çağda ise insanlar mağaralardan çıkarak su kenarlarında yaşamaya başlamışlar ve tarımsal üretime
geçmişler, buğdayı ekip biçmeyi öğrenmişlerdir. Aslında coğrafya günlük hayatımızın her noktasında
varlığını bizlere hissettirmektedir. İthal ettiğimiz ürünler, ihraç ürünlerimiz, yer altı kaynaklarımız, doğal
güzelliklerimiz, turizm potansiyelimiz, şehirleşme, sanayileşme, göç, mülteci sorunu ve daha sayamadığım
unsurlar coğrafya ile ilgilidir. Coğrafi bilincinin toplum hayatına nüfuz etmesi, her bir Türk vatandaşının
coğrafyayı anlaması ve özümsemesi gerekmektedir. Bugünlerde gündemde olan Suriye’deki sorunlar,
yapılan hava alanları, köprüler, viyadükler, şehrin genişletilmesi, yer altı ve yer üstü kaynaklarının kullanımı,
sanayinin gelişmesi, enerji üretimi ve benzeri tüm unsurlar coğrafya ile yakından uzaktan mutlaka ilgilidir.
Birleşmiş Milletlere göre Dünya’yı gelecek yıllarda bekleyen en büyük problemler; ilkim değişikliği, küresel
ısınma, afetler, artan nüfusa kaynakların yetersizliği, su kıtlığı coğrafyayla ilgilidir. Hâl böyleyken ülkemizde
coğrafyanın bu kadar önemsizleştirilmesi ve itibarsızlaştırılması kabul edilir bir durum değildir.
Coğrafi koşullar insanların yaşamlarını şekillendirir. Japon kültüründe balıkçılığın önemli olması, Çin
ve Hindistan’da pirinç tarımının yaygın olması, ülkemizde tahıl tüketiminin fazla olması, Erzurum-Kars
çevresinde büyükbaş hayvancılığın yaygın olması iklimsel koşulların insanların ve toplumların ekonomik
faaliyetleri nasıl etkilediğine örnektir. Aynı şekilde ülkelerin jeopolitik konumları dış siyasetlerini
şekillendirmektedir. Norveç, İskandinav yarımadasında kurulmuş çatışma bölgelerinden uzakta bir ülkedir.
Türkiye ise orta doğu dediğimiz ateş çemberinin içerisindedir. Dört yanımızı çevrelemiş çözüm bekleyen
problemler ülkemizin hem dış hem iç politikalarını şekillendirmektedir. Doğuda Ermeni sorunu, güneyde
Suriye meselesi, batıda Yunanistan ile yaşanan Ege Denizi kıta sahanlığı sorunu. Aslında Türkiye’nin
bulunduğu bu konum coğrafi bilginin sadece birey bazında değil devletler üzerinde de ne kadar etkili
olduğunu göstermektedir. Savaşlar bile coğrafi bilgilere göre kazanılıp kaybedilir, Sarıkamış harekâtını
hatırlayalım: Yetmiş bin askerimizin donarak tek kurşun atmadan şehit olması savaşlarda coğrafi bilgi ve
stratejinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.
Coğrafyacı mesleğinin anayasada tanımlanmamış olması coğrafya bölümü mezunlarının sadece
öğretmen olmalarına imkân verilmesi stratejik bir hatadır. Bu durumun ivedilikle çözüme kavuşturulması
gerekmektedir. Ülkemizde 6 Şubat 2023’te yaşanan depremler, sıklıkla yaşanan seller, heyelanlar gibi doğa
afetler ile çarpık kentleşme, hava kirliliği, savaşlar gibi insan kaynaklı afetler aslında coğrafi bilginin ne kadar
önemli olduğunu gösteriyor. Bence İbni Haldun doğru söylemiş ‘’Coğrafya Kaderdir’’
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?