Kadın taksiye binmiş ve hava alanına gitmek istediğini söylemişti. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önlerine çıktı.Şoför çarpmamak için sert bir fren yaptı.Taksi kaydı, ama diğer arabayla çarpışmaktan son anda kurtuldu.Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi. Kadın bütün bu olanların şokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına daha da şaşırmıştı. Sordu:”Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse ikimizi de öldürüyordu “Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek :”Çöp kamyonu kanunu”…
Kadın:”Oda nedir?”diye sordu. Hiç bir şey anlamamıştı. Şoför açıkladı :”Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir. Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşırlar; kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını, başarısızlıkları, ezik egoları biriktirirler. Ancak doldukça çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyarlar. Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler dileyin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp evinize, iş yerinize ve ya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın. Hayatta bir şey başaramamış zavallı ama bir o kadar da şişkin egolu insancıkları gördüğümde yüzümde alaycı bir tebessüm belirir. Onlar ki acizliklerini başkalarına üstünlük algısı yaratmak için ellerine geçen küçük fırsatları büyük hokkabazlıklara çevirerek algı oyunları sahnelerler. Şakşakçıları da yine aynı havuzun meyveleridir.
Yine bu acuzelerin yetersizlikten dolayı saldırganlıkları da vardır.Çamur at izi kalsın, atasözünün de mucididirler.Ellerindeki basit fırsatlarla kendilerini alkışlamayanlara karşı çöp üretme fabrikasında en pis kokulardan çöpler üretirler.En büyük silahları da yollarına çıkmasından korktukları, yetersizliklerini yüzlerine vurmasından çekindiklerine çöp kamyonlarıyla saldırmaktır.
Yüzsüzlük ve pişkinlik en ayırt edici özellikleridir.Cahilliklerini kapatmak için birbirlerine koftiden sanal etiketler basarlar.Tabi ki de geçersiz bandrol olduklarını bile bile.
Aslında onlar zavallıdırlar!
Kalite ise asla tesadüf değildir, sonradan da kazanılamaz.Davranışlarda,yapılan işlerde,yaşam tarzında hatta ikili ilişkilerde kendini belli eder.Yalan ve dalavere,illegal oluşumlar yaşam tarzlarından içeriye bile giremez. Onur ve haysiyet kardeş kelimeleridir. Başarısızlıkta hemen öz eleştiri devreye girer ve bu kişiyi kendisiyle yüzleşmesini sağlar.Toplumda sayıları çok azmış gibi görünse de yarattıkları büyük ambiyans ve ışıkla pek çok gereksiz yığıntıdan daha fazla yer kaplarlar.
Sayılar gittikçe artmaya başlayan zavallıcıkların çöplerini alıp , etrafımızdaki diğer insanlara dağıtarak onları da kokutmayalım.Her bireyin insan olduğunu hatırlayarak ve küçük bir gülümsemenin dahi dünya kadar fark yaratıp mis gibi kokular yayacağını bilerek temizliğe içimizden başlayalım.Sonuçta bizim içimizde o duygular kayıtlı ki ortaya çıkıyorlar.O kokuşmuş kayıtları içimizden silerek yerlerine tertemiz kayıtlar yapalım.Unutmayalım beynimiz aynen bir bilgisayar gibi ona yüklenen programa göre çalışır. Çöp kamyonlarının değerli yaşamımızın hiç bir anını mahvetmesine izin vermeyelim.
TEBESSÜM
Yaşlı adam ölüm döşeğindeydi artık son dakikalarını yaşıyordu.Hasta yatağında yatarken bir den mutfaktan gelen kokuyu duydu,en sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusu...Birden gözleri aralandı .Kendini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti.Bu şaşılacak bir şeydi,ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti .Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü.Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil,hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı. Nihayet mutfak kapısına kadar geldi.İşte masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye tam karşısında duruyordu.Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki ömrüne ömür katılaşacaktı.Bir tane almak için elini uzattı.Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu.”Çek elini bakayım! Onlar senin cenazen için !”
GÜNÜN SÖZÜ
Bazı insanlar vardır, hayatı bütün yönleriyle yaşar ve yaşatır.Tıpkı kilimlere işlenen motifler gibi yaşadığı her anın hakkını vererek yaşarlar.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?