
Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu 2024 yılına ait nüfus verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 292 bin 567 kişi artarak 85 milyon 664 bin 944 kişi oldu. Erkek nüfus 42 milyon 853 bin 110 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 811 bin 834 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,02'sini erkekler, %49,98'ini ise kadınlar oluşturdu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 89 bin 996 kişi azalarak 1 milyon 480 bin 547 kişi oldu. Bu nüfusun %48,3'ünü erkekler, %51,7'sini kadınlar oluşturdu. Yıllık nüfus artış hızı 2023 yılında binde 1,1 iken, 2024 yılında binde 3,4 oldu. Ülkemizde 2023 yılında bir önceki yıla göre 10 ilin nüfusunda azalma görülürken, 2024 yılında 40 ilin nüfusunun azaldığı görüldü. Türkiye'de 2023 yılında 34 olan ortanca yaş, 2024 yılında 34,4'e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 33,2'den 33,7'ye, kadınlarda ise 34,7'den 35,2'ye yükseldiği görüldü.
Türkiye nüfus artış hızı bir önceki yıla göre yükselse de artış hızı hala %1 in altında. 2021 yılında nüfus artışının 1 milyon üzerinde olduğunu düşündüğümüzde son iki yılda nüfusun ne kadar az arttığını görebiliriz. Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı ise Cumhuriyet tarihinde ilk defa geçen yıl %0,1’e gerilemişti. Bu yıl bir miktar artsa da hala tehlike çanları çalmaya devam ediyor. TÜİK’in açıkladığı verilere daha derinden baktıktan sonra yaşanan durumun nedenleri ve sonuçlarını anlamaya çalışalım. Türkiye'de 2023 yılında %93 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2024 yılında %93,4 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı %7'den %6,6'ya düştü. Mekânsal Adres Kayıt Sistemi'nin (MAKS) kullanılmaya başlanması ile birlikte fiili kent-kır yapısını daha doğru yansıtan, "yoğun kent, orta yoğun kent ve kır" ayrımında oluşturulan yeni bir sınıflama yapılmıştır. Bu sınıflamaya göre, Türkiye nüfusunun %67,2'sinin yoğun kent, %15,5'inin orta yoğun kent ve %17,2'sinin ise kır olarak sınıflandırılan yerleşim yerlerinde yaşadığı görüldü. Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biridir. Türkiye'de 2023 yılında 34 olan ortanca yaş, 2024 yılında 34,4'e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 33,2'den 33,7'ye, kadınlarda ise 34,7'den 35,2'ye yükseldiği görüldü.
Bu sonuçlardan çıkaracağımız çok şey var aslında! Nüfusumuz hızla yaşlanıyor 65 üzeri yaşın toplam nüfusa oranı 2007 yılında %7,1’iken 2024’te %10,6’ya yükselmiştir. Bu oranın ilerleyen yıllarda dahada artacak, 20 ile 30 yıl sonra şu an ki Japonya’nın durumuna düşebiliriz. Doğum oranlarının ise baya azaldığını görmekteyiz. Çocuk nüfus oranı 15 yılda %26’dan %21’e düşmüştür. Son yıllarda doğum oranlarındaki bu azalmanın özellikle 2019 sonrasında tavan yaptığını görmekteyiz. Bu durum yaşanan ekonomik kriz nedeniyle evliliklerin azalması evlenen çiftlerin ise ev geçindirme derdinden çocuk sahibi olmamayı tercih etmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Yaşlı nüfusun artması ülkemizde iş gücü problemini doğururken yaşlı nüfusun artması beraberinde emekli nüfusunda artması anlamına geliyor. Bu durum zaten kötü durumda olan sosyal güvenlik sisteminin çökmesine neden olabilir. Türkiye 2010’lu yıllardan itibaren nüfus artış hızını yükseltici politikalar izlemektedir. Fakat görünen o ki evlenenlere yapılan yardımlar yetersiz kalmaktadır. TÜİK’in açıklamalarına baktığımızda 40 şehirde nüfusun azaldığını görmekteyiz. Bu durumun yaşanmasında yüzyılın en büyük depremlerinin ve yaşanan ekonomik krizin etkili olduğunu düşünmekteyim. Artık büyük şehirlerde asgari ücretle yaşamak neredeyse imkânsız hale geldi. Bu nedenle son yıllarda Türkiye’de tersine göç başladı, artık 1970’li yıllarda taşı toprağı altın denilen İstanbul’a Anadolu’dan yapılan göçler azaldı. Toprak o kadar değerli hale geldi ki insanlar şehirlerden kırsala göç etmeye başladı.
Son yıllarda büyük bir demografik dönüşüm içerisindeyiz. Bu değişimin etkilerini ilerleyen yıllarda daha derinden hissedeceğimiz kesin. 2025 yılının aile yılı ilan edilmesi olumlu bir gelişme. Doğumları artıracak nüfusun niceliğinin öneminin yanında nitelikli nüfusun oluşumu için de gerekli çalışmaların yapılması adımların atılması elzemdir. Aksi takdirde birkaç 10 yıl sonra sokaktaki 3 insandan birisi 65 yaş üzeri olacak, sokakta oyun oynayan çocukları daha az göreceğiz. Sözün özü Yaşlanıyoruz…