Sağcılık vardı bir zamanlar; Vatan,millet,bayrak,ülkü,idealizm,hilal bıyıklar, bozkurt yapan parmaklar … Şehitler ölmez,vatan bölünmezdi…Irmağının akışına ölürüm Türkiyem gerçekti…hapiste yatmak racon,dava uğruna can vermek şerefti…hepsi silinip gitti.
Solculuk vardı bir zamanlar.Yeşil palto simgeli,pos bıyıklı, sol yumruklar hava da. Kahrolsun Amerika…toprak,köylü,eşitlik,işçi kardeş patron kalleş..Çav Bella ile coş..vatan,millet,bayrak..hapiste yatmak racon,dava uğruna can vermek şerefti…hepsi silinip gitti.
Şimdi; Çıkar nerede? Topla tarlanı koş oraya.O ihale senin, bu ihale benim.Senin oğluna bu kadar ihale, benim oğluma şu kadar idare.Önce vatan değil,hesap cüzdanı.Bıyıklar,bir gün aşağıda,diğer gün yukarıda,ertesi gün yana yayık.Acınası suratlar bademlerle bile tanışık.Sakal desen daha bir moda; iki üç günlük simgesel kesimli.Kimden olduğun belli olsun.
Dün dündür bugün bugündür.
Ne ideolojisi,fikri,zikri,ahlakı.Geçmiş geçmişte kaldı.Ölüp gidenler,harcanan hayatlar feda oldu.Bugün ise ortalıkta çakallar dolanır oldu.
Rönesans ve reform hareketleri öncesi Fransa'da bir meclis vardı.Ama Fransa Kralı 16. Louis, meclis ne karar alırsa alsın veto etme hakkına sahipti. İstemediği her şeyi anında veto ediyor, yok sayıyordu.
Tabi bu duruma meclisten de sesler yükselmeye başlıyor ve kralın veto hakkını kaldırmak istiyorlardı. Durumun farkında olan Kral Louis, kurucu meclisi sarayına çağırıyor.
Buraya dikkat edin!
Sarayda bir masanın etrafında toplanıyorlar. Fransa Kralı'nı destekleyen soylular (zengin ve lüks içinde yaşayan kesim) ve Ruhban sınıfı (Hıristiyan din adamları), toplantıyı yöneten meclis başkanı Mounier'in 'sağ' tarafına oturuyorlar.
Kralın böyle bir ayrıcalığı olmaması gerektiğini, herkesin eşit olduğunu savunan, halk destekçisi olan temsilciler ise 'sol' tarafa oturuyor.
İşte bu oturma düzenine binaen sonraki yıllarda özgürlük, sosyal adalet, işçi hakkı, emek, iş, aş isteyenler ve bu istekleri kurdukları sendika veya partilerle dile getirenler solcu olarak adlandırılırken, tek adamlar ve bu adamların her daim devlet ve milletin bekası için var olduğuna inanan ve bu inancına dinden sebepler bulanlar da sağcı olarak adlandırılıyor.
Tabi bu sağ-sol akımı zamanla dünyayı sardı. Birçok krallar, sultanlar tahtlarından oldular. Halklar birbirleriyle savaştı. Bölgesel savaşlar çıktı. İki kez dünya savaşı yaşandı. Ama dünyada değişen hiçbir şey olmadı. Güç ve sermaye sahipleri bazen sendelese de her daim iktidar oldular veya iktidara kendi piyonlarını getirdiler. Dünyalık güç ve sermaye sahibi yanında duran din adamları da dünyalıklarını garanti altına aldılar.
Gerçek olan şu ki, sözcüklere dökülen solculuğu, solcular bile uygulamadı. Sol akımın kalesi olarak kabul edilen Rusya'ya bakın. O muhteşem saraylara ve o saraylarda solcu olarak halkı yönetenlere bakın. Bir de Rus halkına bakın.
Sonuca gelirsek! Bugün Türkiye'de sağcı, muhafazakar veya söylemlerine dini kılıflar takarak siyaset yapanların, Fransa Kralı 16. Louis ve onun yanındaki sağcılardan zerre farkı yoktur. Türkiye'nin solcuları da aynı şekilde.
Son söz!
Gazi'nin kumandası altında asker baş,
Anadolu halkı sağ el,
Anadolu kadını sol el oldu.
İşte böyle elbirliğiyle kendimizi ve vatanımızı kurtardık! satılmışlık yaparak değil.
GÜNÜN SÖZÜ
Sonunda, ԁüşmanlarımızın sözlerini değil ԁostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız.
Martin Luther King
TEBESSÜM
Hacı Amca Bankacı Kızı
" Sol Elle Çay İçmek Günahtır!!! "
Diye Uyarır..
Bankacı Kız'dan Cevap ;
" Hacı Amca Sağ Elimle Senin Ne Kadar Fâiz Alacağını Hesaplıyorum Az Sabret "
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?