Elinden telefonları biran olsun düşmeyen gençlerimiz var artık. Telefonlar adeta üçüncü el, kol, bacakları olmuş vaziyette ve telefonlardan yaptıkları bir çok şeyde boş yere vakit kaybından başka bir şey değil.Kelime dağarcığı iki yüzü geçmeyen,kendini ifade etmekte zorlanan,araştırmayan,merak etmeyen,düne hatırlamayıp bugünü boş veren,yarını asla düşünmeyen bir gençlik..
Gençler arasındaki arkadaşlıklar, tüm dostluklar çürük temeller üzerine atılıyor ve bir esintide yerle bir oluyorlar.Eskilerin unutulmaz kan kardeşlikleri de artık tarih olmuş. Kimse birbirine güvenmiyor.Herkes kendisine en çok güvenen arkadaşının arkasından iş çeviriyor.
Gençler saygı nedir, kıymet nedir, alın teri nedir bilmiyorlar. Babalarının gecelere belki de sabahlara kadar çalışıp kazandığı parayı çarçur ediyorlar içleri sızlamadan. Annelerinin onları düşündü için yaptıklarını ellerinin tersi ile itiyor, saygısızlığı ellerine almış koşarak gidiyorlar.
‘Çukur’ denen son günlerin moda olan,gençleri olumsuz yönde etkileyen bir dizi var. İstanbul’un kenar semtlerinde geçen dizisi yine buralarda yaşayan çocukları etkilemek adına oldukça da tehlikeli bir yapım.Adam öldürme,kaçırma,işkence,tecavüz, çeteleşme…ne ararsanız var.Diziyi izleyen çocuklar, vücutlarına renkli kalemlerle semboller çiziyor. Bu dizideki olay ve karakterleri kendi çevrelerine uyarlayan gençler,kişilik gelişiminin olumsuz etkileniyorlar.Diziyi en çok şikayet edenler de eğitimciler.
Son dönemde en çok şikayetçi olunan dizi olan ‘Çukur’a özenen çocukların yaş aralığı ise 5. sınıftan başlıyor ve lise son sınıfı dek uzanıyor. RTÜK tarafından yayın saati ya da içeriğine müdahale edilmeyen diziden çocukları korumak isteyen öğretmenler, ailelere daha duyarlı olmaları çağrısında bulunuyorlar.
RTÜK, tüm şikayetlere rağmen üç maymunu oynayıp yayına son vermek yerine sadece para cezası yaptırımı ile adeta yayınların devamına yol veriyor. Dizilerin trilyonları bulan reklam gelirlerinin yanında kesilen cezalar komik kalırken, yapımcılar para cezasına adeta göbek atıyorlar.
“Şurda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..”
GÜNÜN SÖZÜ
Gençliği anlayamadığımız an dünyadaki işimiz bitmiş demektir. B.Franklin
TEBESSÜM
İki yaşlı kadın sohbet ederken, kadınlardan biri gençliğinden bahsetmeye başlamış.
"işte ben gençliğimde şöyle güzeldim böyle iyiydim" diye atıp tutarken karşısındakinin inanmadığını görünce cebinden bir fotoğraf çıkarıp göstermiş.
"İşte bak benim gençlik fotoğrafım" diye. Arkadaşı şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açık sormuş:
"Ay senin gençliğinde fotoğraf var mıydı?"
Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler. Oğlu hocaya gitmiş ve
"babam cuma günü öldü öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş. Hocada sormuş
"namaz kılar mıydı?"
"hayır! ama cuma günü öldü".
"Kumarı içkisi var mıydı?"
"Vardı ama cuma günü öldü"
"Yalan söyler miydi?"
"Evet ama cuma günü öldü"
"Hovardalığı var mıydı?"
"Evet ama cuma günü öldü"
Hoca sonunda sinirlenmiş ve
"Cuma günü ellemezler ama Cumartesi anasını bellerler"
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?