Covid-19 virüsü ile ilgili olarak küresel anlamda bir etkilenmişlik söz konusu. Ancak dünya geneline bakıldığında etkilenme anlamında da heterojen bir durum var. Gelişmiş ülkeler pandeminin yaratmış olduğu olumsuz sosyo-ekonomik ortamdan daha az etkilenirken gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler daha fazla etkilenmiş olacak. Örneğin işsizlik verileri itibarıyla bakacak olursak, toplam nüfusun içindeki istihdam oranı en yüksek olan ülkeler %68 ile düşük gelir grubu ülkeler. Çünkü işin kalitesine bakmaksızın çalışanın işi kabul etmesi söz konusudur. Dünyanın 11 alt bölgesi içerisinde işsizlik oranı en yüksek, Kuzey Afrika’da( %12) ve Orta ve Batı Asya’da (%9), en düşük oranlar Güneydoğu Asya ve Pasifik’te (%3) görülmektedir.
Yapısal işsizliği önleyebilmek adına tecrübeli çalışanların deneyimine önem verilen bir atmosferin yaratıldığı iş ortamlarının önemi ortaya çıktı. Bu anlamda toplu sözleşmeler ve kısa süreli çalışma, covid-19 döneminde anahtar bir politika aracı oldu.
ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü)’nun 2020 yılı için “Dünya istihdam ve Sosyal Görünüm-2020 Trendler” başlıklı bir rapor hazırladı. Bu rapora göre, düşük ekonomik büyüme oranları ve kapsayıcılık nedeniyle ülkelerin yoksulluğu azaltma yeteneği azalıyor. Çalışma çağındaki aktif nüfusun düşük kullanımının işe erişmede bir boşluk yaratması söz konusu. İnsanların bir işi olsa bile, iş kalitesinde önemli eksikliklerin olduğundan bahsedilmekte. İş kalitesinden kasıt; insana yakışır iş, ücretlerin veya serbest meslek kazancının yeterliliği, iş güvenliği hakkı ve sağlıklı işyeri, sosyal korumaya erişim, kişinin kendini ifade etme fırsatı, bir sendika, işveren örgütü veya diğer temsili organ ve ayrım gözetmeme gibi diğer temel haklar. Çünkü işe erişim ve iş kalitesi açısından çalışanlar incelendiğinde, kent-kır veya kadın-erkek ayrımında önemli eşitsizlikler olabilmekte. Küresel işgücü piyasalarında eşitsizlik, cinsiyetle karakterize olmaya devam ediyor. 2019’da kadınların işgücüne katılım oranı sadece %47 (erkek oranı %74) oldu.
AB Bütçe Komisyonu Mart 2020’de KOBİ’lere yönelik 8 milyar Euro değerinde bir finansman yardımı açıklamıştı. Avrupa Komisyonu, işleri ve becerileri koruyan üye Devlet politikalarını desteklemeyi amaçlayan bir Avrupa İşsizlik Reasürans Programı için yasal teklifin hazırlanmasını devreye sokacağını belirtti. Avrupa Küreselleşme Uyum Fonu, işten çıkarılmış işçileri ve kendi hesabına çalışanları mevcut ve gelecekteki yönetmelik koşulları altında desteklemek için 179 milyon Euro’ya kadar bir fon kullanılabileceğini belirtti.
Avrupa’da geleceğe hazır olmak için hükümetlerin tüm aktörlerin güçlü yönlerinden yararlanması, özellikle sendikaların kapasitesinin daha fazla kullanılması ve işverenlerin eğitimlerini geliştirmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Sosyal dialoğun unsurları olan toplu sözleşmeler ve sendikaların daha etkin ve verimli kullanımının önemine dikkat çekilmektedir. Yetişkin öğreniminin sağlanabileceği işyeri ortamının oluşturulması ve bunu gerçekleştirmede e-eğitim kullanılmaktadır. Örneğin, Almanya’da ve İsveç’te, ortak karar verme yasaları çalışanı teşvik etmektedir. Danimarka’da sendikalar, özel sektörde çalışan odaklı yeniliği teşvik etmede önemli bir rol oynamaktadır. 2007’de Danimarka Sendikalar Konfederasyonu Danimarka’daki Profesyoneller Konfederasyonu ile birleşmiştir. 2019’da Danimarka Sendikalar Konfederasyonunu en iyi işyeri uygulamalarının bir raporunu ve broşürünü derlemiştir. Danimarkalı şirketler ve siyasi karar vericiler için ilham kaynağı olarak çalışan odaklı inovasyon konusuna önem verilmektedir. İsveç’te, sosyal ortaklar tarafından yürütülen işgücü piyasası taleplerinin analiz edilmektedir. Ulusal Yüksek Mesleki Eğitim Ajansı (NAHVE) ile Yüksek mesleki eğitim (HVE) kurumları oluşturulmuştur. HVE, gelişen bir emeğe uyacak şekilde uyarlanmıştır. NAHVE, işgücü piyasasının becerilere yönelik talebini analiz etmekten sorumludur. HVE’deki eğitim teklifini tasarlama görevleriyle ilgili bilgiler. Sosyal ortaklar ve endüstri temsilcileri her HVE için zorunlu olan program yönlendirme komitelerinin üyeleri olarak yer alırlar. Burada amaç devlet hibelerinin tahsisi için adil ve hakkaniyetli bir ortamın oluşmasıdır.
Belçika’da, sosyal ortaklar, yetişkin eğitimi sağlayıcılarının sertifikalandırılmasına dahil olmaktadırlar. Almanya’da, aktif işgücü piyasası politikaları bağlamında eğitim programlarının sertifikasyonu, sertifika kuruluşları (Zertifizierungsstelle) tarafından yürütülmektedir. Onay veren kuruluşların da akredite olması gerekmektedir. İşten çıkarılmadan önce müdahale edilmekte ve 6-8 ay arasında diğer işlere geçişler yönetilmektedir. Burada çalışanlar için (sendikaya üye olmaksızın) özel bir koç ve kişiselleştirilmiş hizmetler alınmaktadır. Yüksek bir başarı oranı söz konusudur; çalışanların % 74’ü istihdam edilmektedir. Bunun yanısıra aynı tedarik zincirindeki şirketler arasında sektörel işveren ortaklıkları ile KOBİ’lere yardım edilmektedir. Sendikalar düşük vasıflı işçileri eğitime katılmaya motive etmektedir.
Özetle çalışma yaşamına ilişkin sosyal dialogun küresel anlamda geliştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu gelişmeler ülkelerin krizi fırsata çevirmeleri için imkanlar sunabilir.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?