Köşe yazmakla mükellef olan kalem,diğer nazik kalemlerin aksine sizin istediklerinizi, kafanızda kurguladıklarınızı değil, gözün gördüklerini, aklın kabul edemediklerini,kalbin hissettiklerini,başkalarının söyleyemediklerini yazar..
Bugünde böyle olsun;
Kendisine aşık olan bir peri kızına dahi, egosundan başını kaldırıp cevap verme tenezzülünde bulunmayan Narkissos, Olimpos’un tanrılarını oldukça kızdırır. Bir gün, avından bitkin düşen Narkissos, derin ormanın içlerinde, bitkin halde dolaşırken, duru bir nehir görüverir. Nehrin kenarına eğilen Narkissos, durgun nehrin soğuk suyunu içerek hem serinlemek, hem de susuzluk acısını dindirmek ister.Fakat işler istediği gibi gitmez, durgun su yüzeyine baktığı an donakalır, yüzeyde kendisine bakan o yakışıklıya aşık oluverir. Tanrıların cezası, Narkissos’u kendisine aşık etmektir. Narkissos’a aşık olan peri kızı Ekho gibi, bu genç de ne su içer, ne de yemek yer hale gelmiştir. Kendisine hissettiği aşk,onu bitirmiştir…
Narkissos, kendine olan aşkından, aç, susuz eriyip gitmiştir.Sonrasında bu güzel, kibirli gencin bedeni ise, nergis çiçeğine dönüşmüştür. İsmi de bir kişilik bozukluğuna, narsisizme bahşedilmiştir.
Bugün etrafımızda tahammül etmek zorunda kaldığımız dışı janjanlı,içi vayvaylı, aklı yerde başı gökte,başı kıçı ayrı oynayan, ilki ve ilkesi olmayanların bolluğundan geçecek yol bulamadıklarımızdan.. narsist patlaması yaşıyoruz..
Ama onları hikayedeki nergis gibi naif bir çiçeğe benzetmek de çiçeğe karşı haksızlık olur hani.Fiyatı bile çok yükseklerde iken.
Bildiğimiz,ısırgan otu nelerine yetmiyor.Çok bile…
Ne Şehitkamil’ miş ama…
AK Partide büyükşehir adayı belli olduktan sonra, koltuk avcılarının sahte sevinmeleri bir yana atılıp, iştahlar hemen Şehitkamil’e çevrildi. Şahinbey için nedense yiğitlik yapan pek yok. Bir kaç tanecik sadece. Hatta muhalefet aday adayları bile belki partiler arası anlaşmada Şehitkamil lokması bize kalır diye oraya akmaya başladılar.
Ama siyasettir bu,son ana kadar hiçbir şey belli olmaz.Sağ gösterilip sola vurulanları,en çok alkışı alıp ta al aşağı olanları,hiç makbul görülmeyenin tepebaşına oturtulduğunu çok gördüğümüzden son dakikaya kadar hiç kimsenin garantisi olmaz..
Velhasıl, kapalı kapılar ardında dönenleri bilmeden konuşmak, heves yapmak boş iştir.
GÜNÜN SÖZÜ
Kendini çok beğenme kul katında, ne kendini beğenmişler var toprak altında.
Hz MEVLANA
TEBESSÜM
Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı ayni trafik kazasında ölmüş. Cenazeleri kaldırılmış. iki-üç gün geçmiş, bir de bakmışlar ki Karadenizli, çıkmış mezardan, üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik yasanmış haliyle. Sonra bakmışlar bayağı kanlı canlı, cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar:
- Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün? Başlamış anlatmaya:
- Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer.Rüşvet, haksızlık, yolsuzluk... Geri göndermek için 5 bin dolar istediler, bastım parayı geri geldim.
- Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi?
- Vallahi ben gelirken, Kayserili hâlâ "3.500 dolara olmaz mı, yap bir indirim de ayağımız alışsın!' diye pazarlık ediyordu.
- Ya Diyarbakırlı?
- O da 'ben vermem, devlet versin!' diye inat ediyordu..
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?