İlk insanlardan günümüze yaklaşık 2 milyon yıl geçtiği düşünülmekte. Fakat biz insanlık tarihinin son 15-20 bin yıllık serüvenini biliyoruz. Mesela 20 bin yıl önce insanlar nasıl yaşıyorlardı İnsanların birbiriyle ve doğa ile etkileşimi nasıldı hiç düşündünüz mü? Şimdi geçmişten günümüze doğru zaman tünelinde bir yolculuğa çıkalım ve insanın ile doğa ile karşılıklı etkileşimi nasıl gerçekleşmiştir inceleyerek bu etkileşimin dünya üzerindeki sonuçlarına bakalım.
Yaklaşık 20 bin yıl önceydi Kabataş devri dediğimiz paleolitik çağda insanlar ağaç kovuklarında ve mağaralarda 30’ar 40’ar kişilik gruplar halinde yaşarlar günlerinin büyük kısmını avcılık ve toplayıcılıkla geçirirlerdi. Bu zamanda dünya nüfusunun 3-4 milyon olduğu düşünülmektedir. Bu çağda insanlar doğaya bağlı ve doğa ile uyum içerisinde yaşamışlar ihtiyaçlarını doğadan karşılamışlarıdır. Hava kirliliği yoktu çevresel problemler minimum düzeydeydi. Yaklaşık 10 bin yıl önce Neolitik çağda ise insanlar mağaralardan çıkarak su kenarlarında yaşamaya başlamışlardır. Verimli topraklarda tarımsal faaliyetler bu dönemde başlamıştır. İnsanlık tarihi için dönüm noktalarından birisi olan bu dönemde insanlar tüketici durumdan üretici duruma geçmişler yerleşik hayat başlamış Mezopotamya, Hindistan, Çin Mısır da ilk medeniyetler kurulmuştur. İnsanlık tarihinin en önemli olaylarından birisi de sanayi devrimidir. İnsan doğa etkileşiminde dönüm noktalarından birisi sanayi devrimidir. Sanayi devriminden günümüze insanın doğaya olan müdahalesi hat safhaya ulaşmıştır. İnsan doğa etkileşiminde insan daha baskın duruma gelmeye başlamıştır. Günümüzde insanlar köprüler, viyadükler, tüneller, geçitler yapmakta denizi doldurarak hava alanları inşa etmekte adeta göğü delen 850 metrelik binalar yüksek binalar yapmakta, karbon salınımını artırarak havayı kirletmekte ormanları tahrip etmekte, su kaynaklarını kirletmektedir. İnsanın doğaya olan müdahalesi sonrası bazı canlı türlerinin nesli yok olmuş sel, heyelan, erozyon, asit yağmurları gibi afetlerin sayılarında artış meydana gelmiştir. Günümüzde dünyamız eskisi gibi bakir değil.
Artan nüfusla birlikte ağaç ihtiyacının artması orman tahribatını da artırmıştır. Bu durum heyelan olaylarının artmasına neden olmuştur. Ayrıca ormanların yok edilmesi ile orda yaşayan canlı türleri yok olmuştur, Havadaki oksijen oranı azalmış ekolojik denge bozulmuştur.
Sanayileşme ile birlikte hava kirliliği artmış atmosfere karışan zehirli gazlar yağmurla birleşip asit yağmurlarına neden olmuştur. Hava kirliliğinin artması solunum yolu hastalıklarını artırmış insanın yaşam kalitesini düşürmüş ve erken ölümlere neden olmuştur.
Şehirleşme betonlaşmayı beraberinde getirmiş artan nüfusun konut ihtiyacını karşılamak için plansızca dere kenarları yerleşime açılmış sel ve taşkınların sayısı artmıştır. Aynı zamanda şehirleşme için tarım alanlarının yerleşime açılması gıda üretimini olumsuz etkilemiştir.
Ormanlık alanlar tarım ve yerleşmeye açılmış bu durum hem ormanda yaşayan canlı türlerinin azalmasına neden olmuş hem de havadaki oksijen oranını azaltmıştır.
Bilinçsizce deniz ve okyanusların kirletilmesi denizde yaşayan canlı çeşitliliğini azalttığı gibi görsel olarak ta görüntü kirliliğine neden olmuştur.
Çağımızın en önemli sorunlarından olan küresel ısınma ve küresel iklim değişiklikleri insanın doğaya sanayileşmeye bağlı olarak karbon salınımın artması sonucu daha fazla güneş ışığı atmosferde tutulmuş ve hava sıcaklıklarında belirgin bir artış yaşanmıştır. Bu durum küresel çapta kıtlıktan tutunda su sorununa iklimsel dengesizliklere yol açacaktır. 2019 yılında Birleşmiş Milletlerin yayınladığı raporda gelecek yıllarda dünyayı bekleyen en büyük tehlikeler şunlardır:
Küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği. Afetler, Hava kirliliği, Sürdürülebilir kalkınma, Doğal kaynakların kullanımı.
Görüldüğü gibi mavi gezegenimizin önündeki en büyük sorunlar çevresel sorunlardır. Biz doğaya bilinçsizce müdahale ettikçe doğa bize verdiğini tekrar bizden alacaktır. Bir plastiğin doğada yok olma süresinin 1000 yıl olduğunu düşünelim çevremizi temiz tutalım, koruyalım kollayalım, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için buna mecburuz. Bu dünya hepimizin