Ocak ayını bitirmek üzereyiz ama Türkiye genelinde sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Meteorolojinin yaptığı son tahminlere göre gelecek hafta ülke genelinde sıcaklıklar mevsim normallerinin 3 ila 11 derece üzerinde seyredecek. Her sene bu yıl çok soğuk geçecek Türkiye Sibirya’dan Balkanlardan gelen soğuk havanın etkisine girecek sözleri bu yılda tutmayacak gibi görünüyor.
Belli yaşın üzerinde olanlar nerede o metrelerce karın altından tünel kazarak geçtiğimiz günler diyor mudur diye kendime soruyorum. Sıcak geçen kış günlerinin tarım ürünlerinden, hayvanların döngüsüne birçok alanda yaşamı olumsuz etkileyeceği aşikâr. Barajların doluluk oranı şimdiden alarm vermeye başladı. Bu durumun yaşanmasında küresel ısınmanın etkisinin fazla olduğunu düşünmekteyim. İnsanların da iklimin de dengesi şaştı! Özellikle sanayi devrimi sonrasında karbon salınımını o kadar arttırdık ki sıcaklıklar küresel çapta arttı. Peki nedir bu küresel ısınma? Serada domates tarımı yaptığınızı düşünün, güneş ışınlarının bir kısmı içeride hapsolarak seranın ısınmasını sağlar. İşte artan nüfusla birlikte enerji ve ısınma ihtiyacımızın da artması, içten yanmalı motorların icadıyla taşıt sayısındaki artış, sanayileşme ile birlikte fabrikalardaki artış petrol, kömür gibi fosil yakıtlara olan gereksinimi artırmıştır. Bu durum daha fazla güneş ışığının tutulmasına nihayetinde küresel çapta sıcaklıkların artmasına neden olmuştur. Başlangıçta küresel iklim değişikliği ve dağılımı tam olarak anlaşılamasa da şimdilerde küresel çapta yaşanan bu sıcaklık artışının insanları nasıl bir felakete götüreceği konusunda yapılan çalışmalar yadsınamaz. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan çalışmada;
Dünyanın ortalama sıcaklığı 2030 yılına kadar 3°C yükseleceği düşünülmektedir. Bu durumun kuzey yarım kürenin yüksek enlemlerinde daha belirgin olacağı tahmin edilmektedir. Ekvator bölgelerinde ve düşük enlemlerde bu değişim global ortalamalara daha yakın veya değişimin ortalamasının altında görülecektir. Okyanus sıcaklıklarının artmasıyla buzullar eriyecek ve önümüzdeki yüzyılın ortalarına doğru deniz seviyesi yükselecektir. Hollanda, Bangladeş gibi ülkeler su altında kalma riski ile karşı karşıya kalacaktır. Küresel ısınma sonucunda ekstrem hava olayları görülecektir (Sıcak dalgaları, fırtınalar, takınlar). Bunların olumsuz etkileri ve etki sahaları normallerinden daha fazla olacaktır. Bu duruma günümüzde şahit oluyoruz. Yıl içerisinde iklim elamanlarının değişimi düzensizleşecek, bazı durumlarda kış aylarında çok yüksek sıcaklıklar görülecektir. Bazı bölgelerde yağış azlığı nedeniyle kuraklık artacak bazı bölgelerde ise yağışlar artışlar yaşanacaktır. İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde de etkileri fazla olacaktır. İshal ve yetersiz beslenme ile bebek ölümleri artacak, su ile bulanan hastalıklar, yetersiz beslenme sağlık durumu kalp damar hastalıklarına duyarlılıklar artacaktır. İnsanlar +55°C, -60°C sıcaklık aralığındaki çevre koşullarına adapte olabilmektedir. Yani insandan hayvana tüm canlılar için önü alınmaz sorunların yaşanacağı artık göz önündedir. İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması veya insanların bu değişime adaptasyonu, oturulan çevre, ev ve ekonomik durumla yakından ilgilidir. Yoksul bölgelerde yaşayan insanların veya yeterli ekonomik imkânlara sahip olmayan insanların iklim değişikliğine adaptasyonu dahada güçleşmektedir.
Tüm bu sorunların yaşanmasında insanların kaynakları sonunu düşünmeden bilinçsiz kullanımı etkili olmuştur. Bilinçsizce doğaya salınan karbon gazı hem küresel ısınmaya neden olmakta hem de havanın kirlenmesine neden olmaktadır. Rüzgâr, su, güneş gibi yenilenebilir çevre dostu enerji kaynaklarının kullanımını artırmamız elzemdir. Çevreye duyarlı çevre bilinci yerleşmiş bireyler yetiştirmek her birimizin birincil görevleri arasındadır. Unutmayalım çevreyi hor gören yarını zor görür.