Çocuktuk, aklımız ne hayra ne şerre ererdi.
Televizyondan izlediğimiz haberlerin etkisinden midir, nedendir bilmem, kalkıp kendi kendine bir türkü, ya da bir şiir mırıldanırdı babam bazen.
Aklımız ermezdi bilmezdik niye söyledi. Ne demek istedi. Aklına nereden geldi.
Bize mi izahat veriyordu. Bir şeyler anlatmaya mı çalışıyordu.
Anlayamazdık bir türlü.
Bir gün eve acele ile geldi, silahını istedi polise teslim edecekmiş.
12 Eylül’lü yıllardı. 80’li yıllar, az çok hatırladığım günler.
Akşam, haberleri dinledikten sonra, içini çekti, bir dörtlük söyledi kendi kendine.
İçince hep yapardı. Nedense o aklımda kaldı benim:
"Bizim köyde bir ağayla bir Nazlı
Yaşıyordu, yaşıyordu, yaşar ya!
Ağanın göbeği, Nazlı'nın karnı
Şişiyordu, şişiyordu, şişer ya!”
Bunları söyledi, zor günler bekliyor artık dedi, işler değişecek, karnımız şişecek.
Göbeği şişenlerin kölesi gibi olup gideceğiz. Memleketin şekli, insanların şekli değişecek dedi.
Anlayamadım tabi çocuk aklı ile.
**
“Oğlum yüzme bile bilmez diyen ana”
“Galatasaray maçını söylersek oradan çıkar diyen çocuk”
“Babam karanlıktan korkmaz ki diyen çocuk”
“Vurmayın öldüm” diyen genç.
“Kendi istedi” diyen sapık…
**
Bu laflar kulağımda çınlamaya başlayınca babamın okuduğu o şiir geldi aklıma.
Araştırdım ve buldum kimmiş bunu yazan, yanında daha neler demiş.
Ve nihayet ulaştım Aşık İhsani ve onun “Bir Ağa ile bir Nazlı kız”ına.
**
Bizim köyde bir ağayla bir Nazlı
Yaşıyordu, yaşıyordu, yaşar ya!
Ağanın göbeği, Nazlı'nın karnı
Şişiyordu, şişiyordu, şişer ya!
-
Nazlı'nın ne damı, tarlası, beyi
Yoktu kendisinin olan tek şeyi
Ağanın gözüne girerim deyi
Koşuyordu, koşuyordu, koşar ya!
-
Ağa savaşını yapardı aşla,
Kendisine karşı dikilen başla,
Bir imamla aldığını, üç taşla
Boşuyordu boşuyordu, boşar ya!
-
Nazlı ayak uydurmuştu asıra
Köycek ona, kahpe derdik, o sıra
Gündüz kıra, gece nemli hasıra
Düşüyordu, düşüyordu, düşer ya!
-
Hasan, Hacer, Hamza, Hüsniye, Kaya,
Kediden öküze, tavuktan taya,
Kim eline ne geçerse ağaya
Taşıyordu, taşıyordu, taşır ya!
-
Nazlı'yı son gördüğümde solmuştu
Barındığı yeri saman dolmuştu
On üç yaşındaydı ana olmuştu
Şaşıyordu, şaşıyordu, şaşar ya!
-
Ozanımız Aşık İhsani’nin yüreğine emeğine sağlık.
Ne güzel de görmüş, o günlerden bugünleri.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?